Samsun Kent Haber köşe yazarı mimar Embiya Sancak, Samsun Kalesi'nin neden yıkıldığını ve Samsun Kalesi'nin başına gelenleri köşe yazısında yazdı.
Samsun Kalesi, Samsun için tarihsel, siyasi ve kültürel öneme haizdir.
Bu nedenle kalenin son duvarları günümüzde ortaya çıkarılmış olduğundan, kamu yararına ve bilen insan sorumluluğum gereğince, makalelerim yazılmıştır.
Bu kale duvarı tespit çalışması için 2015-2016 yıllarında, hemen hemen her gün kazı alanındaydım. Kalenin batı yönünde, son duvarını kesin olarak belirleyemediğim için son sözümü yazamamıştım.
Kazı esnasında sahaya gelen ilgili ve ilgisiz sade vatandaşımın söylemleri bende anı olarak kaldı. Bilgisizlikten olacak ki, şu söz çok zoruma gitmişti"
"Ne olacak ki taş parçası işte"
Hemen peşine bir tezat cümle "Samsun’da tarihi eser yok ki turist buraya neden gelsin"
Samsun'da kültürel varlıklar, medyatik boyutta meşhur olmayabilir. Ama var olanı meşhurlaştırmak elimizdedir. İşte benim mesleğimde, iştigal konum böyledir.
Bu konuya döneceğim: Neden mi! Samsun Kalesi önemlidir!
Anadolu'yu vatan yapan Türkler'in kurdukları devletleri aşağıda görelim,
Anadolu'nun yurt edinme yıllarını ve devletleri tekrar topluca hatırlayalım:
1-Büyük Selçuklu Devleti (1037- 1157)
2-Danişmentliler Devleti (1071-1178)
3-Anadolu Selçuklu Devleti (1077-1308)
Samsun kenti, Samsun Kalesini yapımı ile doğmuştur. ( Anadolu Selçuklu Devleti hükümranlık alanında Danişmentliler nesli)
Eğer bu kuruluş olayı önemliyse, her devirdeki nesiller için Samsun Kalesi önemli olmalıydı. Ama böyle olmamış. Bakalım neler olmuş!
Danişmentliler, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar sürecinde Samsun Kalesi
savunulabilen, iskân sahası olan liman ve ticaret şehridir. Selçuklu'nun Karedeniz kıyısında Bağdat ticaret kapısı olan önemli kenttir.
Ancak Osmanlı döneminde önemli ticaret, Karadeniz üzerinden İpek Yolu olarak Trabzon limanı üzerinden yapılmaktaydı. Karedeniz 1838 yılına kadar Osmanlı Gölü halindeydi. Bu süreçte Samsun, yani Canik Mutasarrıflığı unutulmuş gibiydi.
İşte bu zor dönemde, 1869 yılının üç Ağustos gününde, büyük Samsun Yangını olayı gerçekleşiyor. Yangın ile ilgili yazılacak çok ilginç belgeler vardır. Ancak bu makalenin konusu değildir.
Samsun yani Canik, Trabzon Vilayetine bağlı kasabadır. Kentte belediye yeni kurulmuş, elbette teknik kadrosu yoktur. Vilayetin Mösyö Bruyo ve Hırsan Efendi isimli, iki teknik elamanı olduğunu, yangınla ilgi payitahta yazılan raporlardan anlıyoruz.
Bu raporlarda Samsun Kalesi'nin yıkılması öneriliyor! İşte birinci yok ediş icraatı böylece başlamış oluyor. Gerekçeyi Osmanlı arşiv belgelerinden öğreniyoruz. Önce verilmesi gereken, yıkılacak kalenin sayısal özellikleri olmalıdır.
-Kalenin güney doğu ucundaki, iç kalenin deniz tarafı surları Bizans duvarıdır.
-Kale duvarlarının toplam uzunluğu 1200 metredir
-Kale kapıları, doğu kapı, kum kapı, batı kapı, bir kapı da Evliya Çelebi'nin bahsettiği kapı olmak üzere 4 kapı vardır.
-Deniz kenarı surları yüksekliği, zeminden yukarı 8.00 metredir. Kara surlarında bu yükseklik ise 6.00 metredir.
-Yapıldığı tarihte, temel derinliği ise 1.5 metredir.
-Kale suru ortalama duvar kalınlığı 2.00 metredir.
Harita ve fiili ölçümlere göre 1.5 metreden 3.00 metreye kadar duvar kalınlığı tespit edilmiştir.
-Temin edilen belge ve ölçülen nümerik değerlere göre, kale duvarı hacmi en fazla 30.000 metreküptür.
-Kullanılan bağlayıcı, horasan harcıdır.
-Kalenin kapladığı arazi 4.00 hektardır.
-Duvarlar hariç yapılar alanı 3.7 hektardır. Duvarların kapsadığı toplam alan 3.000 metrekaredir
Peki neden yıkılmalıdır? Osmanlı arşiv belgelerinden öğreniyoruz!
-Sur içinde kötü havanın oluşmasına neden olması
-Kale yeni fenni harbe elverişli olmaması
-Eski kale duvarları yeni silahların yani 1870'in yeni silahları, tesir tazyikine dayanacak sağlamlıkta olmadığı
-Kale kaldırılınca oluşacak arsaların satılarak Hazineye gelir kaydedilmesi gerektiği
-Cephane kalesi haricinde diğer deniz surları derhal yıkılarak hem rıhtım inşaatı ve hem de üzerinde 43 adet mağaza yapılmalıdır
Yıkılmasına karar verilen Samsun Kalesi haritası yazı ekinde vardır. Bu sürecin heyecanlı kısmı güncel süreçtedir.
Devam edecek. Saygılarımla
Osmanlı arşivinden fotoğraf kopya olarak özel izinle 2008 yılında E.Sancak Arşivine alınmıştır. Günümüzde dijitalleşen Osmanlı arşivinden rahatlıkla temin edilebilmektedir.