Özgür Özel'in 2 Nisan boykot çağrısına AK Parti cephesinden gelen tepkilere bakınca, insan ister istemez tarihe dönüp bakıyor.
"Milli sermayeye zarar vermek" diyorlar. "Ülke ekonomisini hedef almak" diyorlar. 22 yıllık Ak Parti iktidarında muhalefet eden markalara, firmalara ve hatta bireylere uygulanan sistematik baskı ve boykotları hatırlayınca, insanın yüzüne istemsiz bir tebessüm yerleşiyor. Ah, ne de güzel bir çelişki!
Şimdi AK Parti, ekonomik boykotun yanlış bir şey olduğunu mu söylüyor? O zaman haydi, hafızamızı tazeleyelim. Kimdi bankalara, market zincirlerine, gıda firmalarına, gazetelere "bunlardan alışveriş yapmayın" diyenler? Kimdi "yerli ve milli değil" diyerek şirketleri hedef gösterenler?
Mesela Koç Holding… 2013'te Gezi olayları sırasında Divan Otel’i eylemcilere açtı diye cezalarla karşılaştı. TÜPRAŞ’a yönelik vergi incelemeleri, peş peşe gelen baskılar...
Yani, AK Parti şimdi "milli sermaye zarar görüyor" diyerek boykot karşıtı mı kesildi? Ne kadar da "ilk kez duyuyorum" duygusu!
Ya da bazı market zincirleri... 2021'de market fiyatları üzerinden yapılan spekülasyonlarla Migros gibi firmalar, adeta hükümetin günah keçisi ilan edildi. "Fiyatları artıranlara operasyon yapacağız" tehdidiyle özel sektöre baskı yapıldı. O zaman ekonomik müdahaleler sorun olmuyordu herhalde?
Ülker gibi köklü Türk markaları bile zaman zaman siyasi kutuplaşmanın içine çekildi. Bir dönem Ülker'e yönelik "gayri milli" suçlamaları yapıldı, markaya karşı sosyal medyada boykot kampanyaları düzenlendi. Bugün Ak Parti, muhalefetin çağrısını "yerli markalara zarar vermek" olarak yaftalıyor. Kimse de demiyor ki, "Yerli markaların milli olma özelliği, bir hükümetin işine gelince mi devreye giriyor?"
Hadi biraz daha geriye gidelim. 2008'de Sabah-ATV'nin TMSF aracılığıyla bir gruba peşkeş çekilmesi, Doğan Medya'nın alenen hedef gösterilip milyarlık vergi cezalarıyla diz çökertilmesi...
Tüm bunlar ticari değil miydi? Boykot ya da ekonomik baskı sadece muhalefet yapınca mı sorun oluyor? Yahu, AK Parti'nin "ekonomik boykot" konusunda şikayetçi olma hakkı yok, çünkü bu işin "piri" kendileridir!
Ve tabii ki yerel işletmeler... AK Parti'ye yakın olmayan belediyelerin yönettiği şehirlerde, iktidara biat etmeyen işletmelere yönelik ruhsat sıkıntıları, cezalar, ihale dışı bırakmalar...
Samsun'da özellikle geçmiş dönemde Atakum ve İlkadım gibi muhalefetin yönettiği ilçelerde, iktidara yakın olmayan işletmelere yönelik ruhsat süreçlerinin zora sokulduğu, belirli mekanların denetim adı altında baskıya uğradığı defalarca görüldü. Büyükşehir Belediyesi'nin bazı işletmelere yönelik ayrımcı uygulamaları, işletme sahiplerinin doğrudan siyasi tutumlarıyla ilişkilendirilmedi mi? Hani biz "yerli ve milliydik? Hani "adalet" var?
Boykot kültürünü bu ülkede en iyi bilen, en sistematik şekilde uygulayan siyasi hareket AK Parti’dir. Ama kendi güdümündeki medya organları çökertildiğinde, "yanlış" düşüncede olan firmalar baskılandığında, bu "ülke çıkarları" oluyor; iş muhalefetin halkı bilinçlendirmesine geldiğinde birdenbire "milli ekonomiye darbe" oluyor. Ne güzel dünya! Yahu, muhalefet boykot yapınca ekonomiyi batırıyorsunuz da, sizin uyguladığınız boykotlar nerede?
Özetle, "boykot ekonomiye zarar verir" diyenlere hatırlatmak lazım: Bu ülkenin en büyük ekonomik boykotçusu sizdiniz. Şimdi başkaları aynısını yapınca feryat etmeyin. Çünkü dönen devran, eninde sonunda sahibini de ezer.
Hala anlamıyorsunuz. AK Parti toplumu etkileyen ve peşinden götürebilen bir partidir. CHP ise liderine güvenmeyen söylediğini dikkate almayan sadece ideolojik bir partidir. Bugün CHP'ye giderler yada ekrem veya imamoğlunu tarafını tutanlar onları sevdiğinden değil Recep Tayyyip Erdoğan'ı sevmediğinden yada istemediğinden onların yanındalar güvendiklerinden değil. Sizde hala anlamamışsınız konu o bu değil konu devletin bekası meselesi. Bu ufak tefek konular her zaman tartışılır ama devlet konuları tartışılmaz.
İktidar boykot çağrısı yapınca 'milli duruş', muhalefet yapınca 'vatan hainliği'... İkiyüzlülüğünüz o kadar bariz ki, artık çocuklar bile bu çarpık mantığınıza inanmıyor! Yıllardır aynı oyunu sahneliyorsunuz: Gücünüzü korumak için kutsal değerleri istismar ediyor, gerçek vatanseverleri karalamaya çalışıyorsunuz. Ama unuttuğunuz bir şey var: Millet artık uyanık! Bu körü körüne bağnazlığınızla, bu millete reva gördüğünüz zulümle, tarihin çöplüğünde hak ettiğiniz yeri alacaksınız. Yavaş yavaş ama kesinlikle yok olup gideceksiniz! Çünkü hakikat, er ya da geç galip gelecek ve sizler, bu aziz milletin hafızasında ihanetin simgesi olarak anılacaksınız!
FİKRİ Ellibeş devletle iktidarı karıştırmış. kendi çalıp kendi oynuyor. ne demiş chp liderine güvenmiyormuş. akepe milleti etkiliyormuş. akepenin uygulaması basit milleti sefalete dahil et yardımcı ol oy versin. o yuzden kent lokantaları ve halkın faydasına olan ne kadar iş varsa karşılar. rte karşısında bir rakip görunce hemen siyasi mudahele ile önunu kesmeye çalıştı. ama işler istdiği gibi gitmiyor. milli iradeye yapılan bu darbenin toplumdaki karşılıgı hesap etmedikleri gibi çıktı. ekrem bu işten karlı çıkar. halk iradesine yapılan darbeye cevap verir. sandıkta gösterir.
çok güzel bir yazı kaleminize sağlık. insanlar gerçekleri görmemek için uğraşıyorlar. kendileri yapınca güzel bir hareket olan şey her nasılsa işin ucu kendilerine dokunduğunda ekonomiye zarar diye ortalığı birbirine katıyorlar. asıl ekonomiye zarar 19 mart gecesi seçilmiş bir belediye başkanına yapılan darbe verdi. iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batıracaksın diye boşa dememiş atalarımız.