Samsun Kent Haber köşe yazarı Furkan Eren Özdemir, terör örgütünün kendini fesh etmesi ile ilgili yazdığı köşe yazısında "Silahı bırakıyoruz dedikleri gün, Kamışlı'da ABD generalleriyle toplantı yapıyorlar. Kobani’de eğitim kampları hala çalışıyor. Rojava dedikleri bölge, artık PYD devleti gibi. Bizimkiler hala 'barış' diyor. Asıl hedef Türkiye’dir" dedi.
Bundan tam 40 yıl önce, dağ başında devrimci halk savaşı diye yola çıktılar, köy bastılar, bebek öldürdüler, kurşun sıktılar, askerimizi şehit ettiler. Binlerce gencimizi toprağa verdik. PKK terörü, milletin yüreğinde hiç dinmeyecek bir acıdır. Şimdi kalkmışlar, 2025 yılının mayıs ayında, "Silahı bırakıyoruz" diyorlar.
Öyle bir söylüyorlar ki, sanki memlekete barış iniyor, sanki Kandil'den çiçek atılacak.
Hadi oradan!
Bu açıklama, tam anlamıyla çocuk kandırmaktır. PKK'nın “silah bırakıyoruz” dediği gün, Suriye’nin kuzeyinde harita değişiyor. ABD bayrakları, YPG'nin (yani PKK'nın Suriye şubesi olan) karargahlarında dalgalanmaya devam ediyor. Irak'ın kuzeyinde sözde özerk yapılar, Sincar'dan Mahmur'a kadar hala aktif. Kandil hala silah deposu.
Silahı bırakıyoruz dedikleri gün, Kamışlı'da ABD generalleriyle toplantı yapıyorlar. Kobani’de eğitim kampları hala çalışıyor. Rojava dedikleri bölge, artık fiilen PYD devleti gibi. Bizimkiler hala 'barış' diyor, "Çözüm süreci gibi olmasın ama...” diyor. Kardeşim, barış düşmanla yapılır mı? Bu millet terörle müzakere etmenin faturasını Suruç’ta, Ceylanpınar’da, Ankara Garı’nda, Beşiktaş’ta ödedi zaten.
Bakın, harita çok net...
Suriye’nin kuzeyi, Irak’ın kuzeyiyle birleştirilmeye çalışılıyor.
Mesele sadece sınır güvenliği değil. Mesele, 4 parçalı Kürdistan hayalini gerçekleştirmek. Türkiye, Irak, Suriye ve İran topraklarından pay isteyen bu örgüt, artık “sınırları” fiilen çiziyor. ABD desteğiyle... Fransa da işin içinde, Rusya ise sessiz kalmayı tercih ediyor.
PKK artık sadece dağda değil, masada.
Terörle mücadele ettiğimiz örgüt, şimdi Avrupa Parlamentosu’nda, BM toplantılarında, Washington’daki lobilerde temsil ediliyor. “Suriye Demokratik Güçleri” diye makyajlıyorlar, ama aynı zihniyet, aynı kadro.
Sınırımızın dibinde bir terör devleti kuruluyor.
Bu devletin adı yok belki, ama bayrağı var. Anayasası yazılmaya başlandı bile. ABD, onlara radar sistemi kurdu. Havalimanı inşa edildi. Nusaybin’in karşısı adeta cephanelik. Ve bizimkiler hala “müttefik” diyor ABD’ye.
Asıl hedef Türkiye’dir.
Bakmayın “sadece Kürtlerin hakları” masalına. Bu proje, Türkiye’yi çevreleme projesidir. Sınır hattı boyunca bir kuşatma zinciri örülüyor. Bu zincirin adı: “Terör Koridoru.” Eğer Türkiye bu zinciri kıramazsa, 5 yıl sonra Güneydoğu’da yeni bir referandumla karşı karşıya kalabiliriz.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Ama Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon yapıyor.” Elbette! Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı… Hepsi çok önemli, çok değerli hamleler. Ama yeterli değil. Çünkü bu iş sadece askeri mesele değil, aynı zamanda jeopolitik bir oyun, diplomatik bir satranç.
Peki ya içerisi?
PKK silah bırakırken, içerideki uzantıları “demokrasi” ambalajıyla vitrine çıkıyor. Belediye meclislerinde, STK’larda, medya organlarında, hatta bazı siyasi partilerin gölgesinde yer tutuyorlar. “Kürt sorunu çözülmeli” diyerek asıl hedefi perdelemeye çalışıyorlar.
Sınırın ötesinde PYD devleti kurulur, burada HDP'nin uzantısı “şehir yapılanması” konuşulur. Bu nasıl silah bırakma?
Yok öyle yağma!
Bu topraklar öyle her “silah bıraktık” diyenin kucağına düşecek kadar sahipsiz değil. Türk milleti bu oyunu çözdü. Artık kandırılan yok. “Çözüm süreci”nde yaşadıklarımız unutulmadı. “Barış” deyip hendek kazanları, “demokrasi” deyip kurşun sıkanları, “kardeşlik” deyip patlayıcı döşeyenleri iyi biliyoruz.
Sonuç:
PKK’nın “silah bırakma” açıklaması, aslında sahada yeni bir stratejiye geçiştir. Fiziki mücadeleden psikolojik mücadeleye… Medyatik imaj düzeltme çabasıdır. Suriye’de kurulan fiili yapının kabul ettirilme sürecidir. Bu yüzden bu açıklama, bizi rehavete değil, teyakkuz hâline sürüklemeli.
Ve buradan Ankara’ya bir çift söz:
Diplomasiyi terk etmeyin, ama saf olmayın. Sınır ötesi operasyondan vazgeçmeyin, ama iç cephede de gözünüzü dört açın. Bugün uyursak, yarın sınırımız değişir. Bugün sessiz kalırsak, yarın bayrağımız gölgede kalır.
Silahı bıraktık diyorlar ya... Aslında bizi uyutmaya çalışıyorlar.
Ama bu millet, artık uyanık.
arkadaş butün olan olayların büyük israil için olduğunu göremeyecek kadar kör nasıl olunabiliyor anlamıyorum.
son cümle olan "bu millet artık uyanik" cümlesine kadar katılıyorum ama bu cumle hayir.. kandırıldık v2 loading.. amaç Türkiye tabii ki. iktidar eliyle vermek için görevde. amaç buydu zaten.