Samsun siyaseti, ilk bakışta durağan, alışıldık ve ezberlenmiş figürlerin hakimiyetinde gibi görünse de; perde arkasında yaşanan sessiz fırtınalar, taşları yerinden oynatmaya aday bir dinamizmin habercisi. Türkiye’nin Karadeniz'e açılan bu önemli şehri, siyasette ne tam sessiz ne de tamamen gürültülü… Adeta kıyıya vuran ama geride derin izler bırakan dalgalar gibi.
Son yerel seçimler, yalnızca belediye başkanlarını değil, teşkilatların reflekslerini de seçime soktu. Kazananlar kadar kaybedenlerin de çok şeyi yeniden düşünmesi gereken bir dönemdeyiz. Teşkilat yapıları, lider profilleri, saha faaliyetleri ve sosyal medya diline kadar her şey, adeta yeniden yazılıyor.
Zafer Partisi: Alperen Carus’la Yeni Bir Yüz, Eski Bir Direnç
Zafer Partisi Samsun teşkilatında yaşanan son değişim, yerel siyasete dair bir tür "gençleşme" denemesi olarak okunabilir. Avukat Alperen Carus’un İl Başkanı olarak atanması, parti içinde bir sinerji kadar bir bölünme de yarattı. Etkinliği tartışmasız. Sosyal medyada aktif, kamuoyuna hitap eden, genç ama tavizsiz bir profil. Ancak bu yeni enerji, teşkilatın kurucu damarında çatlamalara neden olmuştu. İlk etapta üst üste gelen istifalar, bir direnişin değil, belki de bir içsel dönüşüm sancısının işaretiydi.
Ama şunu da teslim etmek gerek: Alperen Carus’un “ben buradayım” demesi, sessizliğe gömülmüş muhalefet rüzgarına yeni bir soluk getirdi. Olağan eleştiriler elbette var; yönetim tarzı, ekip tercihi… Ancak Zafer Partisi Samsun’da konuşuluyorsa, bu Carus’un medyada ve sahada kurduğu denge sayesinde.
AK Parti: Kaleyi Korumak Kolay, Savunmak Zor
AK Parti Samsun’da hâlâ en güçlü teşkilat yapısına sahip parti. Ancak bu güç, artık bir avantaj değil, sorumluluk yükü haline geldi. Belediye başkanlarıyla teşkilatlar arasında tam bir uyumdan söz etmek zor. Seçmenle kurulan bağ, giderek daha çok “mecburiyet” hissiyle yürütülüyor. Sosyal medya dilinde yorgunluk var; saha çalışmalarında ise bir tür rutine teslimiyet.
Eskiden bir liderin sahaya çıkması olay olurdu, şimdi ise sıradanlaştı. Siyasi heyecanın yerini bürokratik bir sistem disiplini almış durumda. Bu uzun vadede AK Parti için risk teşkil ediyor: Kaleyi korumak kolaydır ama aynı kaleyi sürekli savunmak, yılgınlık getirir.
CHP: Ses Var, Gölge Çok
CHP Samsun’da zaman zaman etkili çıkışlar yapsa da, sahadaki karşılığı hâlâ sınırlı. İl teşkilatında gençleşme çabaları gözlemleniyor, ancak söylemler genellikle genel merkezin gölgesinde kalıyor. Kentin özgün sorunlarına dair çözüm önerileri yerine, ulusal gündemin yerel yansımaları üzerinden siyaset yapılıyor.
Sosyal medya kullanımı açısından aktifler ancak dijital görünürlük, saha gerçekliğiyle henüz birleşmiş değil. Genç seçmene hitap eden dili bulmaları, onları gelecek seçimlerde farklı bir kulvara taşıyabilir. Ama bugünden o kulvarın taşlarını döşemek gerekiyor.
MHP: Çizgiyi Bozmadan Devam
MHP, Samsun’da belki de en istikrarlı ama aynı zamanda en durağan teşkilatlardan biri. Ülkü Ocakları’yla olan bağlarını güçlü tutmaları bir avantaj, ancak bu bağ çoğu zaman dışa kapalı bir yapılanma gibi algılanıyor. Seçmenle kurulan temas belli alanlarda etkili ama yaygın değil.
MHP'nin en büyük avantajı, sadık bir seçmen profiline sahip olması. Ancak bu sadakat, yenilenmeyi engellememeli. Yoksa teşkilat içi durgunluk, zamanla dışa da sirayet eder.
İYİ Parti: Potansiyelin Gerisinde
İYİ Parti Samsun’da güçlü isimlerle çalıştı, ciddi oy potansiyeli elde etti. Ancak teşkilat yapısında sürekli bir sarsıntı hissi var. Zaman zaman öne çıkan aktörlerin geri çekilmesi, partiyi dışarıdan izleyenler için “istikrarsızlık” sinyali veriyor.
Yerelde üretilecek politikaların eksikliği hissediliyor. Partinin kent sorunları üzerine söylem geliştirmesi gerekiyor. Karadeniz’in genç ve dinamik yüzünü temsil etme iddiası, ancak cesur yerel politikalarla mümkündür.
Sonuç: Siyaset Yeniden Yazılıyor, Soru Şu: Kim Kalemi Elinde Tutacak?
Samsun siyasetinde artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Ne seçmen aynı yerde, ne siyasetçi. Siyasi teşkilatlar yenilenme, değişme ve dönüşme zorunluluğuyla karşı karşıya. Güçlü sosyal medya hesapları, gençlik kolları, kadınların temsili, söylem dili… Hepsi yeni dönemin belirleyici unsurları.
Bu şehirde siyaset yapmak artık yalnızca afiş asmak ya da miting düzenlemekle olmuyor. Gerçeklik, samimiyet ve çözüm üretmek gerekiyor. Siyaset yeniden yazılıyor. Ama bu kez, kalemi sadece geleneksel partiler değil, cesur olanlar tutacak.
akp-pkk-mhp ortaklığı ve akp nin bop eşbaşkanlığı ülkenin dengesini bozdu. millet iradesine yapılan darbe sonrası ekonomideki büyük hasar tencere kaynamayan evleri daha zora soktu. kıbrıs olayı halil falyalının rüşvet ağı ve akp li ler her daim rahat. depremzeddelere yapılanlar ortada. sruriyelileri söylemiyorum bile. büyük israil için tam gaz devam.
cumhurbaşkanı adayımız, 23 nisan - 19 mayıs arası bütün çevremizi türk bayraklarıyla donatmamızı istedi; aziz milletim, çok değerli vatandaşlarım; bugün sizlere silivri’deki hücremden önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum. -adalet, huzur, barış, eşitlik için, -üreten, kazanan ve adil paylaşan bir ekonomi için, -temiz bir çevre, bereketli topraklar için, -demokrasimiz ve cumhuriyetimiz için, -fikri hür, vicdanı hür nesiller için, -en önemlisi çocuklarımız ve gençlerimiz yani istikbalimiz için, gelin hep birlikte 23 nisan’dan 19 mayıs’a; evlerimizde, iş yerlerimizde, köylerimizde, kentlerimizde, arabalarımızda, cep telefonlarınızda yani her yerde… ay yıldızlı şanlı türk bayrağımızı dalgalandıralım.
sandıkta adamı fena çarpar. herkesin bir özelliği var, bu adamın özelliği de bu. sandık gördü mü dayanamıyor, rakibini sandığa sokup duvardan duvara çarpıp bırakıyor. ondan sonra o rakipten bir daha hayır gelmiyor, adını sanını kimse hatırlamıyor, insan içine çıkacak halleri kalmıyor. elinde sandıkla gördüyseniz size tavsiyem kaçın. öyle hapse attım zapdettim, kurtuldum zannedersiniz, hapisten de çarpar. huyu bu.
eniz yavuzyılmaz: ak parti dönemi istanbul büyükşehir belediyesi’nde, cumhurbaşkanlığı aile fertlerine 1 gün, 2 gün değil üst üste 698 gün boyunca 34 nz 6380 plakalı aracın da keyfi olarak tahsis edildiğini tespit ettik. aracın kiralama ve şoför maaşı gibi giderleri istanbul halkına ödetilmiş yani ibb’nin kasasından ödenmiş durumda. not: ekrem imamoğlu ibb başkanı seçildikten sonra bu tahsisleri durdurmuştur.
Anahtar Partiyi unutmuşsun, anketlere bak, sahaya bak, il kongresine bak, yönetimdeki isimlere bak... Dün yerel manşeti belirleyenlerin hepsi bugün Anahtar partide...
İyiler kaybetmez. Kaybedilir.