Samsun Kent Haber köşe yazarı Furkan Eren Özdemir, Türk milliyetçiliğinin etkili bir temsil kabiliyeti gösteremediğini ve bu durumun stratejik vizyon eksikliği sorunundan kaynaklandığını belirttiği köşe yazısında çözüm önerileri sundu.
Türk Milliyetçiliğinin Günümüzdeki Vaziyeti ve Yeniden İnşa İhtiyacı
Türk milliyetçiliği, modern Türkiye’nin inşa sürecinde taşıyıcı bir ideolojik omurga olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından itibaren ulusal kimliğin inşasında belirleyici bir rol oynayan bu ideolojik yönelim, zaman içerisinde farklı siyasal, toplumsal ve kültürel dönüşümlere maruz kalmıştır.
Bugün ise Türk milliyetçiliği, hem iç dinamikler hem de küresel gelişmeler bağlamında çok boyutlu bir sınavla karşı karşıyadır. Bu sınavın temelinde, milliyetçiliğin çağın ruhuna uygun bir şekilde yeniden yorumlanamaması, toplumsal tabana yeterince nüfuz edememesi ve stratejik bir vizyon eksikliği yatmaktadır.
Mevcut Durumun Tahlili ve Kimlik Sorgulaması ve Yönelim Belirsizliği
Günümüz Türkiye’sinde Türk milliyetçiliği, tarihsel olarak taşıdığı birleştirici rolü büyük ölçüde yitirmiştir. Bir yandan küreselleşmenin homojenleştirici etkileri, diğer yandan kimlik siyasetinin parçalı yapısı, milliyetçiliğin net bir kimlik çerçevesi sunmasını zorlaştırmaktadır. Bu durum, özellikle genç kuşaklarda milliyetçiliğin daha yüzeysel, sloganik ve reaksiyoner bir biçimde algılanmasına neden olmaktadır.
Siyasi Araçsallaştırma
Milliyetçilik, Türkiye’de uzun yıllardır siyasal partiler arasında bir rekabet aracı olarak kullanılmakta, ancak bu rekabet ideolojik derinlikten çok, güncel siyasi pozisyonlara göre şekillenmektedir. Bu durum, milliyetçiliğin toplumsal bir ülkü olmaktan ziyade, dönemsel çıkarların aracı haline gelmesine yol açmıştır.
Entelektüel Zemin Eksikliği
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde güçlü bir düşünsel temele yaslanan Türk milliyetçiliği, günümüzde bu entelektüel canlılığını büyük ölçüde kaybetmiştir. Akademik üretim sınırlı, kültürel söylem zayıf, sivil toplum ayağı ise parçalıdır. Bu durum, milliyetçiliğin küresel düzeydeki fikir hareketleriyle rekabet edebilmesini engellemektedir.
Temel Sorunlar
Kurumsal Vizyon Eksikliği: Milliyetçi hareketlerin, çağın ihtiyaçlarına cevap verecek kurumsal vizyonu ve siyasal programları yeterince geliştirilmemiştir.
Toplumsal Kapsayıcılık Sorunu: Türk milliyetçiliği, farklı sosyoekonomik kesimlerle sağlıklı bir bağ kurmakta zorlanmakta; çoğu zaman sadece belli bir seçmen kitlesine hitap eden bir kimliğe indirgenmektedir.
Genç Kuşaklarla İletişim Kopukluğu: Dijital çağın diline ve dinamiklerine uygun bir milliyetçi söylem geliştirilememesi, gençlerin milliyetçiliğe mesafeli durmasına neden olmaktadır.
Uluslararası Alanda Yetersiz Temsil: Türk milliyetçiliği, küresel arenada düşünsel veya diplomatik düzeyde etkili bir temsil kabiliyeti gösterememektedir.
Çözüm Önerileri
Entelektüel Yenilenme
Türk milliyetçiliğinin yeniden güç kazanması için öncelikle sağlam bir entelektüel temele oturtulması gerekmektedir. Üniversiteler, düşünce kuruluşları ve bağımsız araştırma merkezleri aracılığıyla milliyetçiliğin tarihsel, sosyolojik ve stratejik boyutlarını ele alan özgün çalışmalar desteklenmelidir. Milliyetçilik, sadece bir duygusal refleks değil; aynı zamanda çağdaş bir fikir sistemi olarak yeniden inşa edilmelidir.
Sivil Toplumun Güçlendirilmesi
Milliyetçilik, yalnızca siyasi partiler üzerinden temsil edilmemelidir. Gençlik dernekleri, kültür vakıfları, sosyal girişimler ve dijital platformlar aracılığıyla toplumsal zeminde yaygınlaştırılmalıdır. Böylelikle milliyetçilik, siyasal rekabetin ötesinde bir toplumsal bilinç haline gelebilir.
Dijital Çağa Uyumlu Söylem
Yeni nesillerle sağlıklı bir bağ kurabilmek için milliyetçi hareketlerin dijital çağın diline hâkim olması şarttır. Sosyal medya, podcastler, belgeseller ve yaratıcı medya projeleriyle milliyetçi değerler çağın ifade biçimlerine uygun şekilde aktarılmalıdır.
Kapsayıcı Milliyetçilik Anlayışı
Türk milliyetçiliği, farklı etnik ve kültürel unsurları dışlayıcı değil; ortak bir kimlik potasında birleştirici bir yaklaşımı benimsemelidir. Bu, hem iç toplumsal barışı güçlendirecek hem de milliyetçiliğin ulusal bütünleşme misyonunu yeniden canlandıracaktır.
Uluslararası Düzlemde Aktif Fikir Üretimi
Türk milliyetçiliği, sadece iç politikada değil, küresel fikir hareketleri içinde de yer almalıdır. Türk dünyasıyla daha etkin kültürel-diplomatik ilişkiler kurulmalı; milliyetçi entelektüeller uluslararası platformlarda görünür hale getirilmelidir.
Sonuç
Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel temellerinden biridir. Ancak bu ideolojik damar, çağın değişen koşullarına uyum sağlayamadığı takdirde yalnızca nostaljik bir hatıraya dönüşme riski taşımaktadır. Bu nedenle milliyetçilik, entelektüel, siyasal ve toplumsal düzeylerde yeniden yorumlanmalı; ideolojik köklerine sadık kalarak geleceğe dönük bir vizyonla yeniden inşa edilmelidir. Aksi halde milliyetçilik, günlük siyasetin dar kalıplarına sıkışarak tarihsel misyonunu yerine getiremeyecektir.






































