Samsun Kent Haber köşe yazarı Furkan Eren Özdemir, yeni köşe yazısında Öcalan, Milliyetçilik, CHP ve Mansur Yavaş başlıkları ile gündemi değerlendirdi.
Türkiye’de Milliyetçiliğin Törpülenmesi: Küresel Yönelimler ve İç Dinamikler Üzerinden Bir Değerlendirme
Dünya genelinde milliyetçilik yükselirken, Türkiye'de milliyetçi reflekslerin törpülenmesi ve hatta PKK/Öcalan ile müzakere sürecinin yeniden gündeme gelmesi, dikkat çekici bir çelişkiyi ortaya koymaktadır.
Avrupa'da sağ popülist partiler güç kazanmakta, ABD’de ulusal çıkar odaklı politikalar ön plana çıkarken, Türkiye’de milliyetçi hareketlerin sistematik bir şekilde baskılanması ve marjinalleştirilmesi stratejik bir yönelim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu yazıda, sürecin diplomatik, askeri ve sosyolojik boyutları ele alınacak ve özellikle Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Türk milliyetçisi bir adayın halkın önüne çıkmasının engellenmek istenip istenmediği sorusu değerlendirilecektir. Özellikle Mansur Yavaş’ın CHP içerisinde Öcalan ile müzakere sürecine olumlu bakan kanatlar tarafından siyasi olarak sınırlandırılmaya çalışılması, sürecin daha geniş bir perspektiften ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.
1. Küresel Trendler ve Türkiye’de Milliyetçiliğin Baskılanması
Son yıllarda küresel siyaset sahnesinde milliyetçilik yükselişte. Avrupa’da göçmen karşıtı ve ulusal devletleri savunan partiler güçlenirken, ABD’de Donald Trump gibi liderler "Önce Amerika" politikasıyla küreselciliğe meydan okuyor. Fransa’da Marine Le Pen’in partisi, Almanya’da AfD gibi hareketler, küreselci düzenin karşısında milliyetçi refleksleri güçlendiren aktörler olarak öne çıkıyor.
Bu yükselişe rağmen, Türkiye'de milliyetçiliğin sistematik şekilde törpülenmesi ve baskılanması, yöneten iradenin küresel dinamikler ile uyumlu hareket etme çabasının bir sonucu olabilir. Çünkü milliyetçilik, küresel düzenin dayatmalarına karşı en güçlü direnç noktasıdır.
Türkiye'de Milliyetçiliğin Zayıflatılması, Küresel Sistemin Bir Talebi mi?
Türkiye, özellikle son yıllarda milliyetçi refleksleri güçlü bir şekilde sergilediği dönemlerde uluslararası baskılara maruz kalmıştır. 2015 sonrası PKK'ya karşı yürütülen operasyonlar, 2016'daki 15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadele, milli savunma sanayisindeki hamleler ve sınır ötesi operasyonlar, Türkiye’yi bağımsız bir çizgiye yaklaştırmıştır. Ancak, son dönemde bu hamlelerin sekteye uğraması, Türkiye’nin yeniden küresel sistemin kontrolüne çekilmek istendiği yorumlarını güçlendirmektedir.
Öcalan ile Müzakere Süreci: Batı'nın Türkiye’ye Dayattığı Bir Politika mı?
2013-2015 yıllarında yürütülen çözüm sürecinin Türkiye’ye nasıl bir güvenlik zaafiyeti yaşattığı açıktır. PKK, bu dönemde şehir yapılanmalarını güçlendirmiş ve Hendek Terörü olarak bilinen kalkışmaya zemin hazırlamıştır. Bugün benzer bir süreç başlatılmak isteniyorsa, bu yalnızca iç siyasi dinamiklerle değil, aynı zamanda küresel güçlerin Türkiye'yi belli bir eksene oturtma çabasıyla da açıklanabilir.
2. Askeri ve Güvenlik Perspektifi: PKK’nın Meşrulaştırılması mı Hedefleniyor?
Türkiye, 2015 sonrası terörle mücadelede önemli kazanımlar elde etmiştir. Ancak son dönemde şu gelişmeler dikkat çekmektedir:
Sınır Ötesi Operasyonlarda Durağanlık
Türkiye’nin Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye karşı yürüttüğü operasyonların temposunun düştüğü gözlemlenmektedir. Oysa bu operasyonlar, PKK’nın hareket kabiliyetini büyük ölçüde kısıtlamıştı.
PKK’nın Siyasi Alanda Meşrulaştırılması Girişimi
PKK’nın siyasi uzantısı olan yapıların normalleşme sürecine sokulması ve Bebek Katili Öcalan ile müzakerenin yeniden gündeme getirilmesi, terör örgütünün yalnızca güvenlik açısından değil, siyasi olarak da meşrulaştırılmasını amaçlayan bir sürecin işaretleri olabilir.
Türk Ordusunun Etkisizleştirilmesi Çabası
TSK, tarih boyunca Türkiye’nin milliyetçi reflekslerini en güçlü biçimde temsil eden kurumlardan biri olmuştur. Ancak son yıllarda ordunun çeşitli gerekçelerle siyasi ve bürokratik baskılarla karşı karşıya bırakıldığına dair iddialar bulunmaktadır.
3. Sosyolojik Perspektif: Türk Milliyetçiliğinin Bastırılması ve Seçim Süreci
Bugün Türkiye’de milliyetçi kimlik, yalnızca siyasi bir görüş olarak değil, aynı zamanda sosyolojik bir direnç noktası olarak da zayıflatılmak istenmektedir. Bunun en somut örneklerinden biri, Mansur Yavaş gibi milliyetçi kimliği bilinen bir siyasetçinin sistematik olarak siyaset dışına itilmek istenmesidir.
Mansur Yavaş’ın Engellenme Çabası: CHP’nin İç Dinamikleri
CHP içerisinde HDP’ye yakın kanatların, Mansur Yavaş’ın siyasi olarak ön plana çıkmasını istemediği açıktır. Bunun nedeni, Yavaş’ın milliyetçi bir profil çizmesi ve PKK ile müzakereye kesin bir şekilde karşı durmasıdır. Eğer Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde milliyetçi bir adayın halkın önüne gelmesi engellenirse, bu, PKK ile müzakere sürecine zemin hazırlamak isteyen çevrelerin stratejik bir hamlesi olarak değerlendirilebilir.
Milliyetçiliğin Marjinalleştirilmesi Çabası
Bugün milliyetçi söylemler, bilinçli bir şekilde "aşırılık" veya "sertlik" olarak sunulmaktadır. Oysa dünya genelinde milliyetçi partiler yükselirken, Türkiye’de bu söylemlerin bastırılmaya çalışılması ciddi bir çelişkidir.
CHP'nin PKK ile Müzakere Sürecine Yaklaşımı
CHP içerisindeki bazı kanatlar, terörist Öcalan ile müzakere sürecine olumlu yaklaşmaktadır. Ancak, parti içinde Mansur Yavaş gibi isimlerin önünü kesmek için yürütülen kampanyalar, CHP’nin kendi içindeki milliyetçi damarını da zayıflatmaya yöneliktir.
Sonuç: Türkiye’de Milliyetçilik Neden Baskılanıyor?
Küresel Düzenin Türkiye’yi Zayıflatma Stratejisi
Milliyetçilik, küresel düzenin dayatmalarına karşı en büyük direnç noktasıdır. Bu nedenle, Türkiye’de milliyetçi reflekslerin törpülenmesi, uluslararası bir stratejinin parçası olabilir.
PKK’nın Meşrulaştırılması ve Müzakere Sürecine Geri Dönüş Çabaları
PKK ile müzakere sürecinin yeniden gündeme gelmesi, örgütün siyasi alanda daha fazla meşruiyet kazanmasına zemin hazırlayabilir.
Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Milliyetçi Bir Adayın Önü Kesilmek mi İsteniyor?
Mansur Yavaş gibi milliyetçi kimliği bilinen bir ismin sistematik olarak siyaseten sınırlandırılması, 2028 seçimleri öncesinde milliyetçi bir adayın güç kazanmasını engellemeye yönelik bir hamle olarak okunabilir.
Sonuç olarak, Türkiye’de milliyetçiliğin törpülenmesi yalnızca iç siyasetin değil, aynı zamanda uluslararası güç dengelerinin bir sonucudur. Ancak, Türk milletinin tarih boyunca milli refleksleri bastırılmaya çalışıldığında nasıl bir direnç gösterdiği unutulmamalıdır.
Mansur beyin önünü Kesen Esasen Milliyetçi ve muhafazakar MHP ve AKP dir. Ancak Bir Türk milliyetçisi olarak MHP ve AKP zihniyeti ile Mansur beyin başa çıkmayacağını düşünüyorum onun için EKREM bey doğru Karar diyorum.