'Meyve veren ağaç taşlanır' deyimi, gündelik hayatta sıklıkla kullanılanların başında gelir.
Topluma mal olacak faydalı işlere imza atan bireyler bazı kesimleri rahatsız eder. Kendini geliştirme zahmetinde bulunmayan bu kesimler, başarılara imza atan bireylerin sırtından geçinmekten de imtina etmezler. İnsanoğlu genellikle meyve veren ağaçları taşlar, hatta hızını kesemeyip ağacı kökünden sökmekten de geri durmaz. Buna tarihten örnek vermek gerekirse; birçok ilim ve bilim adamı, gerçekleştirdikleri çalışmalar yönünde “delilik” ithamına hedef olmuşlardır.
Toplum için gelişmeler ve başarılar sunan neredeyse her insan ilk başta okların hedefi haline gelir. Ve bu bireylere karşı itibar suikastları yürütülerek yalan ve iftiralarla karalama gayretine girişilir. Sıradan, normal insanlar bu noktada şanslıdır. Bazı kesimler için en makbul olan insan tipi, toplum yararına hiçbir faydası olmayan, kendi nam-ı hesabına hayatını idame ettiren, etliye sütlüye karışmayan kişilerdir. İnsanlar gibi topluma fayda sağlayan ve bu noktada itibar kazanan kurum veya kuruluşlar da bu başarılardan dolayı hedef tahtasına oturtulur.
Bu durum hayatın her alanında yer almaktadır. Ticarette, sanatta ve elbette siyasette..
Ticarette yükselen, başarılara imza atan çoğu insan harama bulaşmakla, usulsüzlüklere başvurmakla itham edilir.
Siyaset bu noktada daha acımasızdır. Memleket yararına mesai harcayan, fedakârlıktan geri durmayan, hatta bu uğurda maddi ve manevi zararlara uğrayan bireyler, kamuoyuna mal olmaya başladığı andan itibaren en hafif tabirle fikri giyotinlerin hedefi olurlar.
Toplumumuzda kalıplaşmış hastalıklardan bir tanesi de 'kelle almaktır'
Özellikle aşağılık kompleksi olan veya içten içe şahsi menfaat hesaplarıyla vicdanlarına mühür vuran bireyler, kader tayin etme noktasında gücü elinde bulundurdukları takdirde kılıç sallamaktan geri durmazlar.
Az olsun benim olsun anlayışıyla kaydedilecek “ilerlemelere” pranga vuran bu anlayış, yıllarca şehrimize de ihanet etmiştir.
Öyle zaman olmuştur ki bahse konu bireyler, sırf şahsi hesaplarına uymadığı veya kendisini gölgede bıraktığı için 'kendisi için de doğru olan' tezlere bile itiraz edecek noktaya gelmişlerdir.
Erdemli olmak kadar kıymetli bir ölçütün olmadığının farkına ne zaman varılacaktır?
Hazmetmek, güzel bakmak, komplekse kapılmamak hiç de zor değildir.
Tabii kendine güvenen, kendini geliştirmiş ve aşağılık kompleksi olmayan bireyler için..
Bu satırlar, kelle avcılarına dostane(!) bir mesajdır.
Esen kalın!