Son günlerde siyaset sahnesinde alışık olduğumuz, ancak her seferinde tepkiyle karşılanan bir olayla tekrar karşı karşıyayız: Milletvekili transferleri. Özellikle son olarak Ak Parti kongresinde gündeme gelen bu geçişler, siyasi ahlak ve etik açısından ciddi sorunlar barındırıyor. Seçmenin iradesini hiçe sayan, parti sadakati yerine kişisel menfaatleri önceleyen bu tür geçişlerin meşruiyeti tartışmalı olduğu kadar, hukuki boşluklar da barındırıyor.
Siyasi Etik ve Ahlaki Çöküş
Milletvekili transferleri, demokrasinin ruhuna aykırıdır. Seçmenler, oylarını verdikleri partiye ve onun vaatlerine güvenerek sandık başına gider. Ancak vekillerin kendi çıkarları doğrultusunda veya siyasi pazarlıklar sonucu başka partilere geçmesi, seçmenin iradesine yapılmış bir müdahaledir. Bu durum, siyasetin tamamen kişisel kazanç arayışına dönüştüğü izlenimini yaratmakta ve topluma olan güveni sarsmaktadır.
Bir partiden başka bir partiye geçen vekillerin büyük çoğunluğu, ya iktidara daha yakın olmanın avantajlarını kullanmak ya da siyasi kariyerini garantiye almak adına hareket etmektedir. Bu, siyasetin temel ilkelerinden biri olan sadakat ve ideolojik bağlılık kavramlarını zedelemektedir. Ahlaki açıdan baktığımızda, bu vekillerin seçmenlerine ihanet ettiklerini söylemek yanlış olmaz.
İslam ahlakı ve genel olarak dini etik açısından bakıldığında da bu tür geçişlerin tasvip edilecek bir yönü yoktur. Verilen sözde durmamak, emanete ihanet etmek ve bireysel menfaati toplum menfaatinin önüne koymak, dinen kabul edilemez bir davranıştır. Seçimle kazanılmış bir mevki, kişisel bir mülk değil, halka ait bir emanettir. Dolayısıyla, seçmenin verdiği yetkiyi farklı bir parti lehine kullanmak, emanete ihanet anlamına gelir.
Kur’an-ı Kerim’de verilen sözün tutulmasının ve ahde vefanın önemi defalarca vurgulanmıştır. "Ey iman edenler! Sözleşmelere bağlı kalınız" (Maide 1) ayeti, bu konuda temel bir ilke sunmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber'in (sav) "Bize bir söz veren kimse sözünde dursun; sözünden dönenin bizimle ilgisi yoktur" hadisi, siyasi ahlak açısından da önemli bir ölçüt sunmaktadır.
Hukuki Çözüm Önerileri
Bu sorunun çözümü için yalnızca ahlaki ve dini uyarılar yeterli değildir. Mevcut hukuki düzenlemeler, milletvekili transferlerini engellemek veya belirli kurallara bağlamak için yeterli düzeyde değildir. Bu noktada, birkaç somut öneri sunmak gereklidir:
Milletvekili Seçim Kanunu'nda Değişiklik: Bir partiden seçilen milletvekili, istifa edip başka bir partiye geçmek yerine bağımsız kalmalı ve eğer bir partiye katılmak istiyorsa, istifasının ardından ara seçim yapılmalı.
Parti Değişikliklerine Süre Kısıtlaması: Milletvekilleri, seçildikleri dönemde belirli bir süre içinde (örneğin iki yıl) başka bir partiye geçememeli. Bu süreyi aşan vekillerin geçişi mümkün olabilir ancak bunun için seçmen onayı (referandum) alınmalıdır.
Seçmen Onaylı Transfer Modeli: Eğer bir milletvekili parti değiştirmek istiyorsa, seçim bölgesindeki seçmenlerin belirli bir oranının onayıyla bu geçiş mümkün olmalıdır. Örneğin, seçim bölgesindeki seçmenlerin en az yüzde 50’sinin imzasını toplayan vekiller başka bir partiye geçebilir.
Geçiş İçin Halkoylaması: Parti değiştiren vekillerin, mensubu olduğu parti tarafından aday gösterildiği için seçildiği göz önüne alındığında, yeni bir partiye geçmek istediklerinde bölgesel bir halk oylaması ile seçmenin onayına sunulmaları sağlanabilir.
Sonuç
Siyasi etik, sadece yazılı kurallarla değil, aynı zamanda toplumsal bilinçle de korunmalıdır. Milletvekili transferleri, halkın siyasete olan güvenini sarsarken, uzun vadede demokratik yapıya büyük zararlar verebilir. Bu nedenle, hem hukuki düzenlemelerle hem de toplumsal baskıyla bu tür etik dışı davranışların önüne geçmek gerekmektedir. Milletin iradesine saygı duymayan ve seçmenini yok sayan vekillere karşı, halkın da daha bilinçli bir tutum sergilemesi şarttır. Unutulmamalıdır ki demokrasi, sadece seçim günü sandığa gitmek değil, aynı zamanda seçilenleri sürekli denetlemekten geçer.
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÜN GÜZEL BİR SÖZÜ VAR: FİKRİ HÜR, VİCADANI HÜR NESİLLER DİYE.... BİR MİLLETVEKİLİ DE HÜR İRADESİYLE İYİ NİYETLE BİR PARTİYE KAYDOLUR, VEKİL SEÇİLİR. ANCAK SONRA BAKAR Kİ, GİTTİĞİ YOLUN SONU UÇURUM. GERÇEĞİ GÖRÜR VE DOĞRU YOLU TUTAR... NE VAR BUNDA BİZLER DE DOĞRU ZANNEDEREK BİR İŞE TEŞEBBÜS EDİYORUZ, SONRA HATAYI GÖRÜNCE YOLUMUZU DEĞİŞTİRYORUZ. NE DEMİŞLER: DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR. İNSANLAR, TOPLUM, FİKİRLER, DEĞİŞİR, GELİŞİR, TEK DÜZE KALMAZ. PARTİ DEĞİŞTİRENLERE SAYGI DUYUYORUM, HAK VERİYORUM.