Türkiye, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşamaktadır. Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin milli güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ederken, içeride yeniden Abdullah Öcalan ve PKK ile müzakere fikrinin gündeme getirilmesi, bu tehdidi daha da büyütmektedir. Bu durum sadece terörle mücadele meselesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin jeopolitik varlığını hedef alan bir planın parçasıdır.
Suriye’deki olaylar ve Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bölgede yeni sınırlar ve devletler yaratmayı hedeflerken, PKK ve uzantıları bu planın taşeronları olarak sahada görev yapmaktadır. Abdullah Öcalan’la yeniden müzakere masasına oturmak, bu küresel planların Türkiye’yi içeriden zayıflatmasına açıkça hizmet etmek demektir.
Büyük Ortadoğu Projesi ve PKK: Taşeronluğun İhaneti
Büyük Ortadoğu Projesi, kaos ve çatışma yaratarak bölge ülkelerini etnik ve mezhepsel çizgilerle bölmeyi amaçlamaktadır. Bu planın merkezinde “Kürdistan” adı altında bir devlet kurulması yer alıyor. PKK ve Suriye’deki uzantısı YPG, bu planın en önemli araçlarından biridir. Türkiye’nin güney sınırlarında terör koridoru oluşturma girişimleri, BOP’un Türkiye’yi kuşatma planının bir parçasıdır.
Abdullah Öcalan ve PKK ile müzakere, bu küresel projeye dolaylı olarak destek vermek anlamına gelir. PKK’nın siyasi meşruiyet kazanması, sadece Türkiye’nin toprak bütünlüğüne değil, Ortadoğu’nun dengelerine de büyük zarar verir.
Suriye'deki Gelişmeler: Türkiye’yi Çevreleme Planı
Suriye’nin kuzeyinde YPG/PYD terör örgütünün kurduğu yapı, PKK’nın uluslararası destekle büyütülmüş bir versiyonudur. ABD ve diğer küresel aktörler, bu terör örgütüne açıkça destek vererek Türkiye’yi hem askeri hem de diplomatik alanda köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. Bugün Öcalan ve PKK ile müzakereyi yeniden gündeme getirmek, Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devletine dolaylı bir onay vermek anlamına gelir. Bu, Türkiye’nin güney sınırlarında ikinci bir İsrail yaratma planına sessizce razı olmaktan başka bir şey değildir.
Geçmişten Gelen İhanet: Çözüm Sürecinin Tahribatı
Geçmişte yürütülen çözüm süreci, PKK’yı zayıflatmak yerine güçlendirmiş, terör örgütüne alan açmıştır. O dönemde hendekler kazılmış, silahlar depolanmış ve şehir yapılanmaları oluşturulmuştur. Bu ihanet zincirinin yeni bir halkasını oluşturacak bir müzakere süreci, Türkiye’nin iç güvenliğini ve sınırlarını tamamen tehdit altına sokacaktır. Çözüm sürecinden aldığımız dersler çok açıktır: Terörle pazarlık, sadece Türkiye’yi zayıflatır ve bölgesel projelerin bir piyonu haline getirir.
Milli Güvenliğin Anahtarı: Tavizsiz Mücadele
Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdit, sadece PKK ile sınırlı değildir. Bu tehdit, uluslararası planlarla desteklenen, Türkiye’nin sınırlarını, toplumsal yapısını ve milli birliğini hedef alan bir saldırıdır. PKK ve Öcalan ile müzakereyi savunanlar, bu küresel planların yerli işbirlikçileri olmaktan öteye geçemez. Türkiye’nin tavrı net olmalıdır: Devlet terörle pazarlık yapmaz, terörü yok eder! Güney sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridoruna karşı sahada verilen kararlı mücadele, içeride de aynı tavizsiz duruşla desteklenmelidir.
BOP ve Öcalan Müzakereleri: Türkiye’yi Çökertme Planı
Öcalan ile müzakereyi yeniden gündeme getirmek, Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye’ye yönelik saldırısını içeriden desteklemek anlamına gelir. Bu, sadece terör örgütlerini meşrulaştırmaz; aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini de tehdit eder. Milli irade, terörle pazarlık yapmaz. Küresel projelere karşı en güçlü cevap, milletin birliğini koruyarak ve terör örgütlerine hiçbir şekilde alan tanımayarak verilir. Türkiye’nin gücünü zayıflatacak her adım, bu coğrafyada düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmek demektir.
Son Söz: Türkiye’nin Geleceği, Tavizsiz Duruştadır
Bugün Abdullah Öcalan ve PKK ile müzakereyi savunanlar, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Geçmişteki çözüm sürecinin tahribatını hâlâ onaramamışken, yeni bir ihanet sürecine girmek, Türkiye’nin jeopolitik varlığına ve toplumsal birliğine vurulacak en büyük darbedir. Suriye’deki gelişmeler ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin taşeronlarıyla mücadele, Türkiye’nin bekası için zorunluluktur. Öcalan ve PKK ile masaya oturmak, bu küresel saldırıya teslim olmaktır. Türkiye, tarih boyunca olduğu gibi bugün de dik durmalı, terörle müzakere değil mücadele etmelidir.
Vatan toprakları pazarlık konusu yapılamaz, milli irade teslim alınamaz!
Haklisin tümüne Katılıyor um millet terörist başını getirdiniz alın size iktidar dediler.ne ta unutuldu.ayni millet siz bizimle dalgamı geçiyorsunuz neden idamı sümen altı ettiniz neden idam yasasını.kaldırdınız alayınızı.ret ediyorum dedi.gepsini siyasi mefta etti. Teröristleri af etmek onlara evler tahsis etmek kimileride evlendirilmek istiyormuş terörüstü ödüllendirmeyi.bizim millet.af etmez