"Baksana bir bak bak, Adı “SİYASET” bunun , bugün sen varsın ben yokumdur, yarın sen yoksundur ben varımdır, belki ben hep varımdır sen hiç yoksundur "
2013'te sosyal medya hesabımda yazdığımda bunu siyasetten uzaklaştırmışlardı bizi.
Ama küsmedik siyasete!
Geçen süre zarfında çok sular aktı köprünün altından, yaralarımız iyileşmedi ama kabuk bağladı. Sonra gün geldi devran döndü. Sıra bize geldi dedik yazımda ki gibi. Çalıştık çabaladık. Ama gene olmadı. Nasiptir dedik, ağzımızı yumduk.
Sonra tekrar başladık. Durmadan, usanmadan... Sıranın bize geleceği günler için... Bayrak yarışında bayrağı taşımak için... Sonra bir şeyler oldu rüzgar bizden yana esmeye başladı. Bizde aldık arkamıza rüzgarı koy verdik yola.
Baktık ki bizler hep ben olmuş. Makamı gören, güce tapar olmuş. Meğerse yaramıza tuz basacaklar sıraya girmiş göremedik. Beraber yol yürüdüklerimiz, bizimle yan yana, omuz omuza gördüklerimiz, makam için bizi kullanmışlar, göremedik. Bakamadık…
Sonrası daha acı imiş. Meğer hatalarımız varmış. Demediler, bilemedik.
Alkışlara aldanmışız. Omuz omuza iken meğerse omuz ölçümüzü alırlarmış. Bastıklarında omuzlarımıza düşmemek için, bilemedik, anlayamadık.
Ne doğru varsa söyledik. Not aldılar yanımızda çok doğru diye...
Meğer kendilerine doğruyu derim diye. Önlem alıyorlarmış. Bilemedik, kıt aklımız yetmedi.
Rüzgar terse döndü ama biz anlayamadık. Zayıf gördük, el uzattık. Bizim çok güçlü olduğumuzdan değil ha! Sesimiz daha gür çıksın diye. Öyle sesimizi kesenlere daha da iyi duyuralım diye. İntikam için değil, “siz de gelin, bizim kalbimiz herkese açık” dediğimizde duymadık demesinler diye...
Sonuç gene siyasetçilerin istediği gibi oldu diyeceğim de güleceksiniz.
Meğer siyaset "dün sen bugün ben değil" imiş", siyaset "hep sen, gene sen" imiş. Zaman o ya, belki değişir demiş idim. En azından bizim dostlarımız olunca değişir demiş idim. Öyle düşünmüş idim. Ama hayat işte “Dostlar post oldu, zaman geri döndü”. Hayat gene cilvesini yaptı. Bizde yazmak kaldı. Sadece yazmak...