Bulunduğunuz sokakta, caddede gezerken çöp konteynırlarının içinde, kenarında atılmış onca eşyalara rastlarsınız. Kimilerine göre yıllarca kullanıldığı için, kimilerine göre lekeli olduğu için veya bir tarafı kırıldığından atılmıştır. Bazen içimden “ Şu atılan eşyaları alıp onarayım, ihtiyacı olanlara vereyim” diye düşünüyorum.
Bir eşyayı alana kadar ne kadar zaman dilinde seçici oluruz. Rengini, modelini, markasını, fiyatını, taksitini araştırıp bütçemize uygunsa alırız. Avuç dolusu para veririz. İlk aldığımızda sevinir mutlu oluruz. Kullandığımız eşyaların yapılışında ne kadar elektrik, su, yakıt, insan emeği, sanatsal yeteneğin ortaya konulduğunu göremeyiz. Çevreyi ne kadar kirlettiğimizi aklımızın köşesinden bile geçirmeyiz.
Çocukluğumuzda eskicilik yapan ustalar vardı. Makine, ayakkabı, saat, elbise, radyo-televizyon, bisiklet v.b tamircileri vardı. Şimdilerde bozulan, kırılan eşyayı at, yenisini al düşüncesini kafamıza yerleştirdiler. Tüketici çılgınlığını artırıp kapitalizmin değirmenine su taşımaya başladık. Elimize üç beş kuruş para geçtiyse değmeyin keyfimize. Parası olmayanlar da televizyonlardaki dizilerin hayaliyle yaşamından keyif alıyorlar. Kendilerini Kaf dağının tepesinde görenler, büyüklerinin anılarını dinleseler, geçmişle ilgili kitaplar okusalar, belki gerçekleri biraz olsun bilirler. Eskiden annelerimiz çoraplarımızı el leğeninde yıkardı. Kullanılmayacak olan çorapları yırtık çoraplara yama yapardı. Pantolon, ceket, gömlek, yırtıkları yamalanıp giyilirdi. Günümüzde yırtık pantolon giyme gençlerde moda oldu. Eskiden yırtık, kirli giyinmek ayıptı. Yamalıklı giyinmek ayıp değildi.
Günümüzde Japonya’da eşyalarını tamir yapıp kullananların var olduğu söyleniliyor. Kolay, kolay eski eşyalarını atmazlar. Sadece tamir yapılamayacak durumda ki eşyaları başka alanda ve geri dönüşümde kullanırlar.
Finlandiya’da yaşayan doktordan alınmıştır: “ Merhaba. Finlandiya’da yaşıyorum. Burada insanların yaşam standartları genel olarak, oldukça iyi. Yoksul insanlara rastlamak çok zordur. Alkol veya narkotik madde ya da kumar gibi bağımlılığı olmayan biri kimseye muhtaç olmaz. Gerekirse devletten barınma ve geçinme desteği alır. Buna rağmen ne gıdalar ne de eşyalar mümkün olduğunca israf edilmez. Çok gerekli olmadıkça bir şey satın alınmaz. Bir şeye ihtiyaç kalmamışsa ya ihtiyaç duyabilecek birine verilir ya da ikinci el mağazalarında veya internetten satılır. Mesela çocukları olan bir aile ne kadar varlıklıda olsa ikinci elden kıyafet alınır. Bir yıl sonra küçülenleri satar ve yeniden ikinci el kıyafet alır. Bazen bir şey olmayacak olsa bile bitpazarında dolaşmaktan hoşlanır.
Fincede ( kirppu) bit, ( tori) Pazar demektir. Aynı bizdeki gibi bitpazarı dedikleri kirputoriden giyinmek hiç gocunacak bir şey değildir. Aksine sizin sınırsızca tüketim çılgınlığından imtina edecek entelektüel seviyede olduğunuzu ve alçak gönüllülüğünüzü ortaya koyar.
Buralarda gösterişli arabalar ve gösteriş düşkünlüğü yadırganır. Belki de soğuk iklim yüzünden gösterişli giyinen birine pek rastlayamazsınız. İnsanlar iklime uygun rahat şeyler giyerler. Mesela; yazın naylon terlikle plaja da gidersiniz, alışverişe de tiyatroya da. Kolayca yıkanır, kolayca kurur. Kimse sizi yadırgamaz, ayıplamaz. Bir öğretmende derse terlikle gidebilir, hatta terlikleri de çıkartıp hoşlanırsa yalınayak ders anlatabilir. Ve artık terliklerini kullanmak istemiyorsa çöpe atmaz. Bir Euro ya satabilir. O bir Euro ya ihtiyacı olduğundan değil, terliğin ona ihtiyacı olan birini bulması için. Eğer bu terlik kullanılmayacak kadar eskimişse de geri dönüşüme atar ki doğayı kirletmek yerine yeniden bir ihtiyacı karşılayabilecek bir şeye dönüşebilsin. Matematik dünyası dergisinde okuduğum bir şeyi de paylaşıp bitireceğim. Bir okur soru köşesine neden matematikçiler hep eskimiş gömlekler giyerler diye bir soru göndermişti. Dergi editörü de henüz bitmemiş bir gömleği neden atsınlar ki diye cevap vermişti.
Kimin ne diyeceğine takılmayıp üzerinde yaşadığımız gezegene saygı duyarak yaşayalım. Ne kadar az satın alıyorsak o kadar olgunuz. Ne kadar az çöp atıyorsak o kadar olgunuz. Emek verilerek üretilmiş her şey değerlidir. Bir Lira değer biçilse bile o bir Lira değerlidir.
Saygılar ve sevgiler… “
Eski insanların çok güzel sözleri vardır. “ Eski giymek ayıp değil, yırtık giymek ayıptır.” Eski elbiseni temiz, düzenli, yamalıklı giyerek günlük işlerimizi görebiliriz. Kirli, yırtık kullananları ayıplardılar. “Eskisi olmayanın yenisi olmaz” derlerdi. Her eşyanın değerini bilerek kullanmak, kullanmadığımız eşyaları kullananlara vermek, çok kötü durumdaki eşyalarımızı da geri dönüşüme göndermeliyiz. Yokluğun kıymetini bilmeyen, varlığı yaşayamaz.
Eski-ci, tamir-ci, sözlerini dikkate alalım. Bireyler kalkınırsa ülkemiz kalkınır.
Süleyman Erkan 28 Nisan 2021 Çarşamba- Bedesdenlioğlu- Tokat