Futbol sosyal dinamikleri ile 7'den 70'e zengin fakir her bireyin yakından ilgilendiği önemli bir spor organizasyonudur. Öyle ki bugünkü adı ile endüstriyel futbol kimliğine ulaşmış sosyal bir olgu, yerini ranta dayalı bir yapıya büründürmüştür.
Siyasiler bu gerçeğin farkında olduklarından, eğer bir yere aday olacaklar ise kapısını aşındırmadıkları, hatta kulüp idare binasını bilmedikleri antrenman sahalarını, ellerinde bir tepsi baklava ile ziyaret ederek, sözde kentin takımının yanında olduklarını, seçildiklerinde kulübün başarıları için ellerinden geleni yapacakları hakkında demeçler verirler.
Cumhurbaşkanı ve bakanlar kentte miting tertiplerinde, en önemli aksesuarları kentin flamasıdır. Boyunlarını taktıklarında o kentte takımına gönülden bağlı olan kişileri etkileyeceğini düşünürler. Böyle bir algı oluştururlar.
Milletvekili, bakan veya belediye başkanı seçildiklerinde yani koltukları elde ettiklerinde, tıpkı kentin gelişmesine yönelik verilen taahhütler gibi kulübün de ihtiyaçları veya uğradığı haksızlıklar karşısında sus-pus olurlar. Nitekim final maçlarında Giresun ve Adana stadyumlarında seyirci alınması karşısında sadece yerel basın ve başkan Yüksel Yıldırım ile birlikte tüm taraftarlar seslerini yükseltmek zorunda kalmışlar, üstelik başkan Yüksel Yıldırım içinden geldiği gibi kıvırmadan politika yapmadan doğruları söylediği için, TFF tarafından cezalandırma ile karşı karşıya kalmıştır. Siyasi irade bu gelişmeler üzerine yine seslerini çıkarmamışlar. Ancak final maçlarının kaybedilmesi ile yine ortaya çıkarak Play off maçlarında takımın yanında olacakları şeklinde demeçler ile kentte oluşan moral bozukluğunu gidermeyi planladıkları görülmüştür.
Belediye başkanları ve Sivil Toplum Örgütlerinin bazıları tepkilerini ortaya koymuşlardır. Ancak icra makamında olmadıkları için sesleri cılız kalmıştır. Yine bir final maçında Samsun seyircisi cezalandırılmış Mersin ile yapılan final müsabakasında maça alınmamıştır. Üstelik dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Samsunlu olmasına rağmen ceza karşısında ses yükseltilememiştir.
Cumhurbaşkanımızın deyimi ile 'Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiştir'
Bu saatten sonra Samsun play off'tan çıkacak şampiyon olacak gibi söylemlerin anlamı kalmamıştır. Sağlık çalışanı, şehit yakını gibi bahaneler üretilerek stadyumlarında 5 bin kişiye maç oynayan takımlar hedeflerine ulaşmıştır. Samsunspor ise kentin tüm aktivitelerinde yalnız kaldığı gibi, ne yazık ki başkanın otel parasını dahi ödeyemeyecek durumdan, her futbolcunun Samsunsporda oynamak için can attığı bir kulüp havasına kavuşturma fedakarlığı ve cesareti heba olmuştur. Arzu edilen elbet play off'da destan yazarak tüm bu haksızlıklara karşı hedefe ulaşmaktır. Bugün yaşanan olumsuzluklar hakkında maçların oynanacağı 17-21 Mayıs ve sonrasına kadar yorumlar yapılmaktan kaçınılmaktadır. Olması gereken de budur. Ama eğer lige çıkamaz isek işte o zaman tüm kirli çamaşırlar ortaya dökülecektir. Gerekli eleştiriler yapılacaktır.
Kenti yalnızlığa mahkum eden siyasi iradeye ise elbette bir fatura çıkarılacaktır. Siyasiler sığınacakları limanda değil ayazda kalacaktır.