Dünya gibi ülkemiz de son bin yılın belki de en büyük felaketi olan Covid-19 pandemisiyle savaş veriyor.
Verilen bu mücadele sadece sağlık açısından değil ekonomik anlamda da hatırı sayılır düzeyde yorucu geçiyor.
Özellikle memleketimiz Samsun’un pandemi karnesi bizler için mücadeleyi daha çetin bir renge dönüştürdü. Vaka yükselişinde birinci sırada olmamızdan kaynaklı olarak gevşeme veya diğer adıyla normalleşme aşamasına bir türlü geçiş sağlayamadık.
Bu noktada özellikle küçük esnafımız pandemi koşullarından nasibini şiddetli bir biçimde aldı.
Eğlence sektörü, gıda sektörü gibi alanlar başta olmak üzere birçok sektörün temsilcisi konumunda bulunan esnaflarımız yaklaşık bir yıldır kepenkleri inmiş durumda bir umut bekliyor.
Eğlence sektöründe hizmet veren yakın bir dostumla geçtiğimiz günlerde bir görüşme gerçekleştirdim. Kendisi yaklaşık 6 yıldır işletmecisi olduğu oyun salonunu devretmeyi düşünüyor. Yaklaşık 6 yıldır içinde bulunduğu, sıfırdan başlayarak kurduğu işletmesini sektör değişikliğinden başka seçeneği kalmadığı düşüncesiyle kapatmayı düşündüğünü ifade etti.
Bakın bu durum gerçekten ciddiyet arz etmektedir. İnsanlar çaresizlikten dolayı yıllarca başarıyla sürdürdükleri mesleklerini terk etmek durumuna geliyor.
**
Peki ne yapmalı?
Verilen destekler ne derece katkı sunuyor?
Ben birinci ağızlardan aldığım bilgiyle size aktarıyorum: “Hiçbir katkı sunmuyor.”
Verilen 1000 TL destekle insanlardan 1500 lira işyeri kirasını ödemesi bekleniyor, aynı parayla evini geçindirmesi bekleniyor. Sağlık, eğitim gibi giderleri hiç hesaba katmıyorum. Bakın yanlış duymadınız! Eksi bakiye üzerinden insanların gider tablosunu resmediyoruz.
Vatandaşlarımız ciddi anlamda ekonomik darboğazın içinde kıvranıyor. Birçoğu küçük bir umutla da olsa daha makul devlet desteği bekliyor.
Burada belediyelerimize büyük sorumluluklar düşmektedir.
Özellikle pandemi şartları etkisini kaybedene kadar geri dönüşü olmayan, gelir getiri olmayan projelerin durdurularak, buralara harcanacak bütçelerle esnaflarımıza ve ihtiyaç sahibi ailelerimize katkı sunacak ekonomik destek paketleri oluşturulmalıdır.
Örneğin sosyal aktivite alanları için yapılacak yatırımların ertelenmesi gerekmektedir. Vatandaşlara “Evinde Kal” çağrısı yaparken, Kaykay pisti gibi Trap-Skeet Atış Poligonu gibi projeleri hayata geçirmek son derece absürttür. Bu projelerin duyurusunu geçtiğimiz günlerde Çarşamba Belediyesi yaptığı için bu projeler özelinde örnek veriyorum.
Şimdi kimse buradan yatırım karşıtı olduğumuzu filan çıkarmamalıdır. Bizim altını çizdiğimiz “Bu gibi projelerin ertelenmesi” hususudur.
Yine bugünlerde Çarşamba Belediyesi’nin duyurulan bir güzel projesi daha var: “Çarşamba Hürriyet Mahallesi sahilinde 500.000 metrekare alanda projelendirilen konaklama, piknik ve karavan park alanı.”
Doğru planlandığı takdirde ilçe turizmine gerçek anlamda katkı sunacak, ilçemizin imajını besleyecek bir proje olduğuna inanıyorum. Ancak hayatın bir türlü normalleşemediği, insanların hayatını normal standartlarda bile idame ettirmekte zorluk çektiği bir dönemde bu gibi projelerin aciliyetini tartışmak istiyorum.
Bu şehri yönetmekle mükellef olan yöneticilerimizin gerçekten esnaflarımızın mevcut durumundan haberi yok mudur?
Sponsorlu internet paylaşımlarıyla sosyal medyada paylaşılan köprüdeki röportajların mikrofonunu bir defada yaklaşık on iki aydır işyerleri kapalı olan esnaflarımıza uzatmayı düşündüler mi?
Birçok esnafımız da içinde bulundukları durumu dile getirmeye cesaret edemez hale gelmiş durumdadır.
Yine geçtiğimiz günlerde yaptığım bir sosyal medya paylaşımı üzerine özel mesaj olarak bana dönüş yapan bir esnafımız bu durumu özetledi. Kendisi belediyenin oluşabilecek baskısından dolayı sıkıntılarını dile getiremediğini, bundan dolayı bizim kendilerinin sesi olmak pahasına dile getirdiğimiz hususları memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
Düşünebiliyor musunuz?
Esnafımız “Açım” demeye cesaret edemiyor. Çünkü bir kere konuşursa bir daha “Açım” bile diyemeyecek hale gelmekten, getirilmekten endişe duyuyor.
**
Belediyelerimizin pandemi sürecindeki etkisini en iyi örnekleyen kuşkusuz Ankara Büyükşehir Belediyesi’dir. Mansur Yavaş başkanlığında büyük işlere imza atıldı. Özellikle Çarşamba Belediyesi, bazı küçük projeler konusunda Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni örnek alarak takdir topladı. Ancak hala ciddi anlamda örnek alması gereken hususlarda maalesef mevcut pozisyonunu korumaktadır. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından çay bahçesi çalışanı, kantin çalışanı, internet oyun salonu çalışanı, servis şoförü, garson/komi, kıraathane çalışanı, müzisyen gibi meslek grubu çalışanlarından 11 bin 385 kişiye bugüne kadar üç kez kişi başı 500 TL tutarında nakdi yardımda bulunuldu. Hatta son yapılan yardımda 500 TL’ye ek olarak 150 TL de ekmek parası nakdi yardım olarak verildi. Gıda yardımı gibi temel ihtiyaç paketlerine hiç değinmiyorum.
Elbette Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesiyle Çarşamba Belediyesi’nin bütçesi aynı bedende değil. Ancak iki belediyenin hitap ettiği, bakmakla mükellef olduğu nüfus da aynı oranda denkleme sahiptir.
Belediyemiz aciliyeti bulunmayan, ilçemize ekonomik anlamda getirisi olmayan veya kısa vadede kar getirisi bulunmayan projeleri bir süreliğine askıya alarak, gerçekleştirilen tasarrufla oluşturulan bütçe üzerinden esnaflarımıza ve ihtiyaç sahibi ailelerimize yardım paketleri oluştursa ne olurdu?
Üstelik bu gibi projeleri de sponsorlu olarak sosyal medya hesaplarınızdan paylaşma imkanına sahipler.
Bence daha çok etkileşim alacaktır!
Hadi bakalım inşallah…