Yıllar yılı FETÖ'nün devlete yerleştiğinden şikayet edenlerin tasfiye sürecini sulandırmaya çalışmasının mantıklı bir açıklaması yok.
Bir milyon mağdur olduğundan bahsetmek adı konulmamış bir gaflettir.
Mahkemelerde görüntü kayıtlarını bile inkar ederek insan aklıyla alay eden ve 15 temmuz ile FETÖ'nün ilgisi olmadığını söyleyebilen FETÖ'cüler var.
Yaptıklarından veya inandıkları davanın ihaneti nedeni ile özeleştiri yapmayanların mağduriyetinden bahsedilebilir mi ?
Şurası bir gerçektir ki artık bu devletin onlara güveni yoktur ve olmayacaktır.İşte bu yüzden onların bugün ve gelecek uzun bir zaman sürecinde "sakıncalı" muamelesi görecekleri muhakkak.
Düşmana değil ama "brütüs"lere her devirde yapılan bu muamele eski devirlere göre en insani yaklaşım olarak görülebilir.
Ancak;
Bu insani davranışın gaflete yol açmaması için Devletin her türlü tedbiri almak görevidir.
Bir sürü laf ebeliği yapmak yerine 50 yıllık NATO-Gladıo yapılanmasının neden daha evvel önlenemediği ve tasfiyesinin ancak 15 Temmuz gibi kanlı bir hadiseden sonra gerçekleşebildiği konusunu iyice düşünmek gerekir.
Kahrolsun ABD-Kahrolsun emperyalizm diyenler ile Bağımsız Türkiye diyenlerin bu tasfiye hareketine destek vermesi gerekirken hala bunların uzantılarına partilerinde yer vermesi ve oylarına talip olmak için şirin gözükmeye çalışmalarını, FETÖ'ye sahip çıkan ABD ve AB ülkeleri ile uzlaştıkları şeklinde yorumlamak istemiyorum.
Yılanla aynı çuvala girmenin acı sonuçları olduğunu hep beraber görmedik mi ?
Neden hala diyet gerektirecek işlere giriliyor acaba.
İnsanların kendi doğruluğu, dürüstlüğü ve vatanperverliği tek başına yeterli olmaz. Beraber olunan kişi, hareket, örgüt ve ideoloji'lerin sistemdeki yerine bakmak ve her olayın, operasyonun ve oluşumun "kime ne fayda sağladığını da" sorgulamak gerekli.
Her durumda Atatürk diyenlerin; onun bağımsızlık sevdalısı olduğunu, ama realist bir bakış açısıyla "neyin ne zaman yapılacağını" çok iyi planladığını ve devlet erk'ini asla kimseyle paylaşmadığını ve gerektiğinde "her şeyi" sonu bedel gerektirse de göze aldığını unutmaması gerekir.
Eğer bunları bilmiyorlarsa onu hayatının her safhasını çok yönlü olarak öğrenmelerinin şart olduğunu ikaz ve ifade ediyorum.
Bir örnek vermek gerekirse; bu gün Atatürk'çülük kavramını kimselere bırakmayan bir partinin teşkilatında yer alan ve ona destek veren özellikle sosyalist marjinal hareketlerin kuruluş bildirgelerinin ve yayınlarının arada bir okunmasını tavsiye ediyorum. Orada Cumhuriyetin Kuruluş esaslarına, kurucu unsurlarına ve vatan ve milletin bütünlüğüne karşı yıkıcı ve bölücü söylemlerin olduğunu açıkça göreceklerdir.
Ama gel gör ki bu adamların hepsi de karşımıza sıkı birer Atatürk'çü olarak çıkmakta maalesef. Hiç kimse okumaz ve araştırmazsa onların maskelerinin ardında kimlerin olduğunu nasıl anlatabileceğiz.
Bu konuda çok sayıda somut örnek verebileceğim gibi sizler de biraz araştırdığınızda açıkça görebileceksiniz..
Akıl ve feraset, aklıyla öğünüp başkalarını akılsız olmakla suçlayanlarda değil, bu millet ve devletin menfaati için nefsini öldürebilenlerde tecessüm eder.
Balkan, 1.Dünya, İstiklal Harbi ve devamında aziz Devletimiz ve Milletimizin bekası için can veren tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.