1975 -1976 sezonundan başlayarak 1983-1984 sezonuna kadar Karadeniz takımı olan Trabzonspor'un kadrosuna göz attığımızda her sezonda takımın üçte ikisinin Trabzon doğumlu futbolculardan oluştuğu tespit edilebilir.
Bu kadrolarda yer alan futbolcular başarıları sonucunda formalarını aidiyet duygusu ile Trabzonculuk ruhu ile öpmüşler ve ardı sıra kesintili de olsa, 6 şampiyonluk yaşamışlardır.
1985-1986 sezonunda yabancı bir teknik adam sevdası ve lejyoner futbolcuların takımda yer alması ile büyü bozulmuş, sonra ki yıllarda bir de siyahi futbolcular, yerlilerin yerini alınca 37 yıldan bu yana geçmiş mazisi ile, güncel başarılar ile lige renk katan bir hüviyete bürünmüştür. 6 kez şampiyon olduklarında takımın başında yine Trabzon doğumlu teknik direktörler olan Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer görev yapmıştır. Yani mayalarında yine Trabzonculuk ruhu vardır.
Samsunspor'un geride ki başarılarına göz atıldığında yine aynı senaryolar yaşanmıştır. Şampiyonluğun Galatasaray'a kaybedildiği yılda bile Kenan Topçudan, Ercüment Çoşkundere'ye, Tanju ve Yücel Çolak'a kadar en az 5 Samsun doğumlu futbolcu kadroda yer almakta idi.
Yani gol attıklarında aldıkları parayı değil, formalarını doğup büyüdükleri toprakları, annelerini, babalarını, kardeşlerini öpüyorlardı.
Futbolcu profesyoneldir. Bugün oynadığı takımın formasını öper, yarın rakibinize transfer olduğunda o takımın formasını öper.
Mağlup olduğumuz bir maçın ardından eşi ve çocukları İstanbul'da benim evimde misafir ettiğim Allum Buker ile aracımla dönerken kendisine "Oğlum sen böyle basit goller yemezdin bugün ne oldu sana? diye sorduğumda "Ağabey top üzerime gelince onu dolar olarak görüyorum. 3 aydır para alamadık moral mi kalır. Ben Afrika'dan buraya para kazanmaya geldim. Benim hedefim önce para kazanmak" İşte lejyoner futbolcunun takımına karşı bakış açısı böyle.
Bu gerçek hiçbir zaman değişmez değiştirilemeyecektir. Takımının küme düşmesi şampiyonluğa oynaması oynamaması futbolcuyu bağlamaz. Parasını alamadığında takım içinde önce dedikodular başlar ardından ise sabote etmek için her yolu denerler. Futbolcuya baktığınızda kafasının arkasındakileri görmek zordur. Sahada fark edersiniz.
Yüksel Yıldırım Samsunspor için büyük şanstır. Hırsı ve ticari başarıları ile ekonomik anlamda Türk ekonomisine damga vurmuştur. Bu şansı Samsun kent olarak iyi değerlendirmelidir. Yaklaşık 20 yıl futbolun içinde yaşayan TFF de naklen yayın ihale komisyonunda PTT !.lig Kulüpler Birliği kuruculuğu ve başkan yardımcılığı görevi yapan ve Samsunspor'a Samsunculuk ruhu ile bağlı olan bir Samsunlu köşe yazarı olarak reçete bana göre şu şekilde olmalıdır. Samsuncu eski bir yönetici olarak değerli dostum Yüksel Yıldırım'a mesajımdır.
Öncelikle Yüksel Yıldırım'ın ve kentin hayalini gerçekleştirebilmek için paramız var, kalbur üstü futbolcuları alarak şampiyon oluruz, sonrasına bakarız. Anlayışı tamamen, günlük çözümdür. Yüksel Yıldırım kısa vadeli ve rantabl olmayan projelere yatırım yapmaz. Her futbolcu Samsunspor formasını giymek için can atar, doğrudur. Ama hedefleri zamanında paralarını almak, günü gününe primlerini almaktır. Takımın hedefleri yarınları onları ilgilendirmez. Taşıdıkları ruh, Samsunculuk değil dolarların yeşilleridir. Musluğu kestiğinizde, kıvranmaya takımını sabote etmeye başlar.
Samsunda yeterince skaut ekiplerinde görev yapabilecek eski futbolcularımız mevcuttur. Avrupa ülkelerine göç etmiş bir şekilde Samsun futboluna emek vermiş veya vermemiş ama kentine bağlı olan işadamlarımız, gurbetçilerimiz vardır. Tüm bu aktörler harekete geçirilebilir. Serhat Akın'ı ilk keşfeden Samsunlu eski futbolcularımızdır. İlhan Mansız'ı keşfeden Şendoğan Çakmaker'dir. Yani adam olacak çocukları keşfedebilecek beyinler Samsunda mevcuttur. Onlara güven vermek ve görev vermek gerekir. İstişare ve kolektif bir çalışma ruhu ile günlük değil uzun vadeli planlar yapılmalıdır. Keşfedilen her futbolcu için skaut ekiplerine prim verilerek teşvik edilebilir.
Tüm eski futbolcu ve futbol adamları ile bir brifing düzenlenmeli herkesin görüşleri alınmalı ve Samsunlu eski futbolcu ve futbol adamlarımız devreye sokularak Samsunspor'un sadece bugününü değil gelecekteki 50 yılını kurtarmak mümkündür. Yüksel Yıldırım harcamış olduğu 250 milyona yakın paranın dörtte biri ile bu sistem kurulabilir. Alt yapıdan yetişecek futbolcular ile hem takımın geleceği hem de futbolcu ihraç eden yapı kurulabilir. Aksi halde bugün lige çıkarsınız yarın yine düşersiniz asansör takım olmaktan kurtulamazsınız. Bu hafta 17 yaşındaki Enis Altınordu'nun ilk golünü atmıştır. Tüm süper ligin radarları Altınordu'nun üzerine çevrilidir. İhraç ettiği futbolcular ise ortadadır. Yeniden Celillerin, Serkan Aykutların, Vural Korkmazların jenerasyonu yakalanabilir. Samsunda bu maya vardır. Reçete kesinlikle maddi sorun yaşamayacak olan Samsuncu hocalarımız ve onların yetiştirecekleri alt yapıdan çocuklarımızdır.
Dünyada alt yapısı en mükemmel olan Belçika'nın Genk takımı dünya futboluna ihraç ettiği uluslararası çaptaki futbolcuları önemli bir referans olmalı ve kente ise açıkça bizden 5 yıl şampiyonluk beklemeyin biz alt yapıya önem vereceğiz sonrada liglere yükseleceğiz geçici değil kalıcı başarılara imza atacağız şeklinde bir beklenti yaratılmalıdır. Futbolcuyu kadro dışı bırakmak cezalandırmak çözüm değildir. FUTBOLUN DOĞRULARINDA LEJYONER FUTBOLCU VEYA TEKNİK ADAMLAR DEĞİL, KENDİ ALT YAPISINDAN YETİŞEN FUTBOLCU VE TEKNİK ADAMLAR İLE HEDEFLERE ULAŞILABİLİR. AKSİ TAKTİRDE ETRAFINIZDAKİ DALKAVUKLUK OLGUSUNU YIKAMAZSINIZ, DOĞRULAR YERİNE GÜNÜ BİRLİK BAŞARILAR İLE ÖLÜ YATIRIMLAR YAPARSINIZ.