Öyle bir zaman yaşıyoruz ki;.. karşımızda batının ve doğunun ülkemizde hesabı bulunan ülkeleri ve onların görünen ve görünmeyen orduları var ama birde onlardan daha sinsi ve güçlü mahlukattan bir zerre tarafından nüvesi oluşturulan bir virüs ordusu var.
Bu virüs ordusu sadece bizi değil tüm dünya’yı beyinlerde yarattığı korku ve şiddet dalgasıyla sarıp sarmalamış durumda. Doğrusunu söylemek gerekirse biz ne Suriye’de ne de Libya’da karşımızda duranlardan bu derece çekinmedik.
Böylesi bir ortamda yaşadığımız ramazan bayram sabahı ve takip eden saatler hiç bu kadar mahzun olmadı. Bu gün böylesine mahzun bayram günlerini yazmaya niyetlendiğimde aklıma ilk gelen Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye’de Bir Bayram Sabahı adlı şiiri’ydi. Etrafa göz gezdirdiğimde gördüğüm ise bu şiirin yalnızca benim aklıma gelmemiş olmasıydı.
Yahya Kemal’in hayalindeki Süleymaniye Camii yalnızca bir mâbet ve bir mimarî eser olmaktan çok Müslüman Türk Milleti’ni temsil eden maddî ve mânevî bir semboldür..
“Paris benim dini inancımı zayıflattı” itirafında bulunan Şair’in ülkeye dönüşünden itibaren dine ilişkin tereddütleri birer birer yok olmuştur.. Onun, vatan ile aziz Türk Milletini haşreden hamuru veciz sözlerle ifade eden sözleri nesir ve şiirlerine yansımış,.. ve bu düşüncesini “Süleymaniye’de Bayram sabahı, işte Malazgirt Meydan Muharebesinden bu yana kadar Türkiye toprağında yaşamış bütün Türklerin bu toplanışı ve topluluğudur” sözleriyle ifade etmiştir.
Şair, “Bir neferdir bu zafer mabedinin mimarı” mısrasında Anadolu'ya Türk mührünü vuran ruh’u meçhul bir Türk askeri olarak tanımlamaktadır..
Böylesi düşünceler içinde Süleymaniye’de Bayram namazı kılarken asker kıyafetli birini görür ve bu siluet üzerinde Türk tarihinin ruhu ile meçhul askeri birleştirir. Meçhul asker artık herhangi bir şahıs değildir. Tarih boyunca değişik sıfat ve rollerde tecelli etmiş tek bir cevherin cisimleşmiş bir temsilcisidir.
Bu şiirin küçük bir kısmı aşağıda bulunmaktadır… Sizler şiirin tamamını isterseniz şairin “kendi gök kubbemiz” isimli eserini satın alarak şairin diğer şiirleriyle birlikte okuyabilir veya internet ortamından araştırarak bulup okuyabilirsiniz.
Şairin meçhul askere baktığı gözle bakabilmek, varlıklarımıza aynı bakış açısı ile bakarak haz almak ve o manevi atmosferi teneffüs etmek anlamına gelmez mi ? ..
Bu vesileyle sizlerin Ramazan Bayramınızı kutluyorum……
Şimdi Yahya Kemal Beyatlı’nın “Süleymaniyede bir Bayram Sabahı”na dönelim;…
“……..
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan
………………..
…………………
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar`dan mı? Tunus`dan m, Cezayir`den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Yeni doğmus aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı"
* Edebiyat Fatihi sitesi ve Nihat Sami Banarlı'nın bir dağdan bir dağa eserinden yararlanılmıştır..