Kapitalist batı dünyası, zulüm ve hainliğinden bile tüm insanlığa bir bayram ve kutlanabilecek eğlence üretebiliyor.
Bunun en açık örneği zulmü ve sömürüsü üzerine inşa ettiği DÜNYA KADINLAR GÜNÜDÜR. Bilinçsizce bugünü kutlayan, hoplayan, zıplayan kadınlar ve onlara hediye alma yarışına giren erkekler, neyi niçin yaptıklarının bile farkında değiller.
“Uydum kalabalığa” ve batıdan ne gelirse eyvallah kabilinden bizim gibi saftirik müslümanlar da kuru bir taklit ve cehalet adına bu dümene ayak uydurmuş vaziyetteyiz. Daha önce de bu konuda yazdığım karşı görüşlerim, mütedeyyin ve sözümona aklı başında müslüman erkek ve kadınlardan eleştiri almıştı. Yine eleştirileceğimi tahmin ederek bu yazıyı kaleme alıyorum.
Kısaca olayın hikayesi şudur; Sene 1857, günlerden 8 MART
Yer New York,
Ülke ABD,
Mekan Bir tekstil fabrikası.
Bu sektörde çalışan kadınlara çok düşük ücret verildiği, hem emekleri hem de zaman zaman bedenleri patronları tarafından istismar edildiği, tüm bu istismarların önüne geçilmesi ve ücretlerinin artırılması için 40.000- tekstil işçisi kadın greve giderler.
Patronları direnir, kapitalist ve sömürücü devlet ( ABD) yüzlerce polisi sevkeder, kapılar kitlenir. Fabrikada yangın çıkartılır ve maalesef içerde 129/ çalışan kadın hunharca, zalimce ve feci şekilde yanarak can verir.
Onbinlerce insan tarafından cenazeler defnedilir, nümayişler yapılır. Zaman zaman bu zulüm hatırlanır, sene-i devriyelerinde mezarlara çiçekler konur.
Tam bu olaydan 53- yıl sonra, 1910- yılında DANİMARKA’nın başkenti KOPENAG’ta toplanan Dünya 2. Kadınlar Sosyalist Enternasyonalinde, Alman Sosyal Demokrat Partili etkin üye CLARA ZETKİN, "8 Mart 1857 gününde yaşanan facianın yıl dönümlerinin; DÜNYA KADINLAR GÜNÜ olarak kabulünü ister ve ittifakla kabul edilir.
Bolşevik ihtimalini gerçekleştiren LENİN'de 3.sü MOSKOVA’da toplanan Dünya Sosyalist Kadınlar Enternasyolinde bu tarihin 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ olarak ilan edilmesini sağlar.
Nihayet, 16 ARALIK 1977 günü BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL KURULU'da 8 Mart'ı
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ olarak kabul eder. Biz batıya ve değerlerine zebun olduğumuz içindir ki, daha 1921’in 8 Martında Dünya Kadınlar Gününü kutlamaya başlamışız. Sadece, 1981-84 arası dört yıl resmi kutlama yaptırılmamış, onun dışında 1921- 2023 arasında, bir ifadeyle 98 yıldır, diğer bir ifadeyle de 102 yıldır, manasını gerekçesini bilmeden böyle bir taklidin içerisine girmiş bulunuyoruz.
1857 tarihinde kadına bir hak, özgürlük, değer, fazilet mi kazandırıldı ki biz bunu Kadınlar Günü olarak kutluyoruz? Şayet kadınların çektiği acı üzerinden kutlayacaksak, işte müslüman Türk kadını için 18 MART 1915 Çanakkale’de, henüz bıyığı terlememiş kınalı on binlerce evladını o rezil müstevlilerin saldırılarına kurban veren annelerin gününü, hüznünü, daha dün Irak’ın işgalinde, Suriye’nin parçalanmasında, Filistin’de müslüman annelerin bebeleri kucaklarında doğranırken duyulmayan feryatlarını, Bosna’da kocası ve çocukları evinde öldürülüp, en son kucağındaki bebeği dahi satırla doğranıp, köfte yapılarak ağzına konmak istenen ve ardından da tecavüze maruz bırakılan Bosnalı bacımın feryadını ve o tarihi biz kendimize anneler veya kadınlar günü diye anmaya vesile niçin sayamadık?!
Sen kadının emeğini istismar et, bedenini açıp saçıp kullanılacak malzeme haline getir, moda adına istismar et, sahnelere çıkar dekoltesiyle hem bedenini hem de sesini istismar et!.. Sonra kalk, kadın hakları, cinsiyet eşitliği, farklı tercihler adı altında gele gele LGBT illetine kadar bu işi getir ve adına İstanbul Sözleşmesi denecek seviyede rezilliğe alet ol ve bir yığın yasalar çıkar.
Aileyi tanımayan, mahremiyeti korumayan, nikahlı kocasına, 'DNA testi yapıldı, bu çocuğum senden değil!..' diyebilecek kadar yüzsüzleşen, ahlaksızlaşan bir toplum oluşsun, bunları da ekranlarda teşhire ve adeta meşru işlermiş gibi teşvike zemin hazırla, sonra da aile içi şiddet, kadına şiddet gibi kavramlarla toplumu ger, yuvaları yık, iffeti, izzeti, hikmeti ve fazilet abidesi yuvaları mahvet!
Olmaz kardeşim olmaz!
Bu çöküşe Allah için dur demenin zamanı şimdi değilse ne zaman?!..
Aile yıkılmak üzere. Çatı çöktü, bina tümden elimizden gidiyor ve enkaz altındayız Ey Millet haberiniz olsun, bu gidiş gidiş değil.
Şimdi bakın bir yığın sağda, solda ve liberal kesimde kadın dernekleri ve bir kısım siyasetçi veya bürokrattan ne okkalı sözler dinleyeceğiz?!.. Dünya Kadınlar günüdür diye öyle mi?!..
Hiç birisi, ne sağcısı ne de solcusu, bugünün bir kadın cinayeti günü olduğunu, Amerikan emperyalizmi, materyalizmi, kapitalizmi ve sömürüsünün bir tezahürü olarak insanlara bir kapitalist tuzak olarak sunulduğunu ifade etmeyecektir.
Ve diyorum ki, bizim için kadın annedir, ninedir, bacıdır, haladır, teyzedir,
eştir, kızdır, evlattır, gelindir, saygı duyulan komşudur.
Ve bizim için her gün kadınlar günüdür, anneler, bacılar günüdür.
Şu çok iyi bilinmelidir ki, İsraf ekonomisinin bir enstrümanı olarak gün icad edilmesine şiddetle karşı olmalıyız. Hediyeleşmek sünnettir. Ancak 129 hanımın kanına giren ve bugün bütün dünyayı iliklerine kadar sömüren hain ve zalim Amerikanın cinayetini meşru bir işmiş gibi gösteren gün, asla hediyeleşme ve kutlama günü olmamalı, tam aksine ABD ve materyalist, emperyalist, sosyalist ve tüm sömürü düzenlerinin lanetlenmesi gereken bir gün olarak hatırlarda muhafaza edilmelidir.
Şayet bir kutlama yapılacaksa, Hz. Muhammed ( sav) Efendimize ilk iman eden,
ilk mü’mine, ehl-i beytin annesi, Efendimizin zevcesi Hz. Hatice’nin ( 22/ Kasım-619 ) tarihi olan ölüm yıldönümünü veya islamla şereflendiği günü, Hz. Fatıma annemiz veya Hz. Aişe validemiz gibilerin ölüm veya doğum günlerini, müslüman kadınların kadınlar günü olarak analım ve tarihimize, değerlerimize sahip çıkalım.
Bu vesileyle yazdığım şiirimle sizleri başbaşa bırakıyor, imanla ebed yurduna göçen tüm mü’min ve mü’mineleri, her bireri anne, bacı nine, hala ve teyze olan geçmişlerimizi rahmet ve fatihalarla yadediyor, sizlere de saygılar sunuyorum.
İSLAM VE K A D I N
Neslin devamı için
o bir anne, o bir eş,
İlk insanla başlayan,
o bir batmayan güneş.
O, Peygamber zevcesi,
O Nebiler annesi,
O, sevginin merkezi,
merhamet abidesi.
O, annedir, o kızdır,
o hala, teyze, bacı,
O, senin ya mahremin
ve yahut bir yabancı.
Ne olursa fark etmez,
odur Allah’ın kulu,
O, beşikte yavruya,
gösteren doğru yolu.
O, seni ilk ninniyle
terbiye eden ana,
O, canından can kattı
emekler verdi sana.
İstismar edilemez,
ne duygusu, ne teni,
Açıp hırpalanamaz
onun nazik bedeni.
O, asla olmamalı
bir reklam malzemesi,
Sömürülmemelidir
ne bedeni, ne sesi.
Üryan körpe bedenler,
gazetede-ekranda,
Mutlak kadın figürü,
işlenir her reklamda.
İlaç, boya, çamaşır,
otomobil, kozmetik,
Teşhir edilir kadın,
bunun neresi etik?
Anam, bacım kardeşim,
Benim gencecik kızım!
Siz kadın dernekleri,
Size var bir kaç sözüm!
Tesettürden kurtulup
Güya oldunuz özgür?
Sokağa esir olan
Nasıl olabilir; Hür?!..
Şehevi nazarlardan
Koru ses ve bedeni.
Düşün güzelliğini
Ve onu var edeni!..