Samsunsporumuz bu yıl hedefe ulaşmak yolunda yara aldı
Elbette 7'den 70'e hepimiz üzüldük. Maç sonunda Nurullah'ın tecrübesizlikten kaynaklanan hatası ile kalesini terk ederek orta sahaya kadar gelmesi ve doğal olarak geriye dönemeyişinin faturasını kötü ödedik. Ancak bu tür hatalar olur ve olacaktır. Heyecanını arkadaşlarına yardımcı olmak için yenememiştir. İdam sehpasını kurmaya gerek yoktur.
Ancak üzülmeyen bir kesimde vardır. Kimdir bunlar sorusunun cevabı maalesef isim isim yazmaya kalksam birkaç köşe yazısı yazmam gerekir. Bu nedenle sadece tahmin ettiğim düşüncelerimi ifade edeceğim.
Öncelikle Yüksel Yıldırım'ın profesyonel iş anlayışını kulübe taşıyarak kulüpte 'Ben olmasam bu takım başarılı olamaz, küme düşer futbol şubesinin başında ben olmalıyım' şeklindeki düşünce sahibi kişiler kulübü nerede ise bal ligine düşürecekken, uçurumun kenarında iken Yılport kementi atarak dipten çekip almıştır.
Yönetim kurulları oluşturulurken malum belli dönemlerde tek adama dayalı bir sistem olduğundan, başkanın kendisini eleştiremeyecek yanlışına doğru diyemeyecek her yanlışın altına imza atabilecek kişilerden oluşturulmuş, kulübe maddi katkı sağlamayan ancak kulübün hizmete mahsus operasyonlarını yönetecek isimlerden oluşturulmuş doğal olarak sistemsizliğin kurumsal olamamanın zafiyetleri yaşanmıştır.
Kulüp bünyesinde teknik adam veya sportif direktörlük gibi görevlere getirilmeyen başta Tanju Çolak olmak üzere bazı eski yıldızlarımız kendilerine görev verilmemesini dışardan destek yerine Samsun'un makus belası olan dedikodu üretme mekanizmalarını işletmişlerdir.
Yüksel Yıldırım'da futbol aleminin bire bir içinde yaşamadığından futbolcu psikolojisini, profesyonel işadamı kişiliği ile yaklaşarak yetki verdiği teknik adamlar konusunda, kulübe hizmet eden eski futbolcu ağabeyler ile istişarelerde bulunmadan seçimler yapmıştır.
Kulübün elbette yaptığı yatırımlar ile sahibidir. Ama A.Ş'nin sahibidir. Samsunspor'un gerçek sahipleri sanayideki haftalığını maç biletine yatıran, deplasmanlarda yağmur kar demeden hançerelerini yırtarak futbolcularını teşvik eden taraftarlarıdır. Kentin tamamıdır. Bu görüşümü genel kurul konuşmamda ifade etmiştim. Tamamen Samsunsporluluk ruhu ile, milyonlarını yatıran Yıldırım'ın bazı demeçleri iş çevrelerinde huzursuzluk yaratmıştır. Her şeyin sahibi, milyonlar yatırdım.. Elbette bunu kimse inkar edemez, madden Samsunspor'un sahibi olunabilir. Ancak maneviyatta olaya takımın sahibi değil, taraftarı olmak mantığı ile düşünülmelidir.
Samsun'a olan aidiyet duygusu ile milyonlar yatırılmıştır. Ama bu durum her ortamda ifade edilir ise rahatsızlık yaratır. Durum öyle bir hale gelmiştir ki, insanlar madem kulübün sahibi, parasını ödesin, neden yardım edeyim. Samsunspor kulüp olmaktan çıktı, Yılport markasına hizmet eder hale geldi. Yüksel Yıldırım kulüp benim diyeceğine kulüp Samsunundur, Samsun taraftarlarının takımıdır. Bende bu kentte yaşamış biri olarak kulübe maddi imkanlarımı seferber ettim mantığını kent idrak edememiştir. Yaptığı açıklamalar yanlış değerlendirilmiştir.
Samsundan uzak yaşadığım için kentte yaşananlar hakkında kamuoyu araştırması için güvendiğim Samsunda 40 yıllık dostum Amerika pasaportlu Samsun eşrafından Fahrettin Bayraktar'ı (Samsunda Fahri abi olarak bilinen) aradığımda ifadeleri beni şaşırtmadı. Kulübün çıkamamasının faturası nerede ise Yüksel Yıldırım'a kesildi. Oysa Yıldırım deplasmanlarda konaklayacak otel bulamazken, otellerin yaptığı hacizlere maruz kalırken kulübünün yanında olmuş ve sağlığı pahasına maddi manevi büyük bir özveri ortaya koymuş, kurumsal bir bünye oluşturmuştur.
Bugün belki başarılı olunamamıştır. Başarısızlıkta bir tecrübedir yaşanmadan kazanılmaz. Eleştiri elbette yapılacaktır.
Ancak yapıcı olmalı. Stadyum önlerinde tanıdık bir yönetici veya polis memuru görevli birilerini veya iktidar partisi yetkililerini arayarak maça biletsiz girmenin yolunu arayanlar, kendilerini bulunmaz Hint kumaşı zannederek, kulübün yakasından inmeyenler çok dedikodu üretenlerdir. Yüksel Yıldırım bire bir sosyal mesajlar ile herkesin ulaşabildiği başkan kimliği yaratarak hata yapmıştır..
Kulübe bir basın sözcüsü tayin etmeyerek tüm sorulara kendisi muhatap olmuştur. Kolay ulaşılabilen bir başkan profili çizerek belki de anlamsız eleştirilerin hedefi olmuştur. Spor alemi bu derecede profesyonelliği hazmedemez. Bunun yerine akil adamlar ile istişare etmek en akılcı olanıdır.
Samsun'a bir maç izlemeye geldiğimde, yanımda bir iktidar mensubu belediye başkanımız oturmakta idi. Diğer yanımda bulunan kişiler ile beni tanıştırdı. Biri kardeşi, diğeri kayınbiraderi bir diğeri iş ortağıydı. Yani bir ilçe belde başkanı 4 kişiyi maça beleş sokmuştu. İktidara mensup il ilçe başkanlarının misafirleri ile protokol da yer bulmayı imkansız hale getiren il müdürlüğünün dağıttığı davetiyelerle tribününde maç izlemeleri, ücretli hale gelmeli. Eski futbolcularımıza da belirli kontenjan ayrılarak maçı izlemeleri sağlanmalıdır. Protokol tribününü hangi parti olursa olsun sadece iktidar partisi yandaşları değil. Gerçekten kulübe hizmet etmiş eski başkan yönetici ve futbolcular ile spor adamları ile doldurulmalıdır.
Ertuğrul Sağlam ve Mustafa Öztopal hakkında teknik olarak her türlü eleştiriler yapılabilir. Bu konulara girmek istemiyorum. Bu iş spor yorumcuları olan arkadaşlarımızın işidir. Yapılan transfer hataları krizin idare edilememesi gibi konuların her biri yönetilebilir ekiplerin oluşturulması ile sağlanabilir. Bu nedenle karalar bağlamaya gerek olmayıp Yüksel Yıldırım'ı tüm kent desteklemeli ve yanında olmalıdır. Bugün ağlarsak, güleceğimiz günlere ancak böyle ulaşılır. Mücadele ruhundan vazgeçmemek gerekir. Altınordu misali bir yapı oluştuğunda Yüksel Yıldırım'a belki de hiç ihtiyaç kalmayacak kulüp kendi kendine yetecektir. Bu sistem ile ancak hedefe ulaşılır. Aksi taktirde havanda su dövülecek, kendi çocuklarımız yerine yerli yabancı lejyonerler ile günü birlik başarılar elde edilecek, kulübün yarınları yine birilerinin inisiyatifinde olacaktır.
Futbolcu eğer 'Damarı mı kesseniz kanım akar' diyorsa (oynadığı takım) inanmamak gerekir istisnalar hariç güvenmemek gerekir. İlk etapta damardan akacak olan alacağı veya aldığı doların rengidir. Teknik Direktör 'Ben bu kentin çocuğuyum, başka takımların tekliflerini elbette ret edeceğim' diyorsa, bu sözlere de güvenmemek gerekir. Takımı çalıştırırken gözü diğer takımlardan gelecek takımlardan gelecek tekliflerdedir. Eğer başarılı olmuş ise bahaneler üreterek takımdan ayrılmanın yollarını arayacaktır. İstisnalar elbette hariçtir.