O eskidendi, ben kazanırım demek, ceketimi koyayım o bile kazanır demek.
Şimdilerde sistem değişti, kazanmak için ne yapmalıyım demek lazım. Gerçi halen yok mu kazanırım diye ortalıkta fink atanlar, 1 Nisan şakası gibi çöker sizin üzerinize yenilgi…
Gel gelelim, bugün ki gerçeklere!
Öyle darılmaca alınmaca yok, hep kazanın diye söylüyorum bunları, öyle acımasız falan da değilim. 28 Şubat’ın etkilerini daha üstünden atamamış birisiyim ben. Ama halen da kuyruğu dik tutmaya çalışıyorum. Siyasette ve akademide yer bulmak için çaba harcıyorum. Ama yavaş yavaş aktif siyasetin içinden uzaklaşmaya başlıyorum herhalde ki yapılanlar apaçık görünüyor gözüme…
Şimdi bu memlekette siyaset tek düze değil, bir sürü dengesi var, hele ki şu sistem de teşkilatların fonksiyonlarını da tartışırım şöyle dişli bir siyasetçiyle. Lakin temel taş da onlar, teşkilatlar gerçekten bizim memleketimizde güç göstergesiydi. Ama ne zaman?
Sanırım 2012 milat bunun için, sonrasında genel merkezler genellikle atama ile başkanları belirlediler. Bu da tabi ki teşkilatlarda çalışma ruhunu yok etti. Seçimin verdiği hazzı unutturdu. Şimdilerde ise aday adaylıklarını insanlar sadece isimlerini duyurmak için kullanır oldular. Yoksa gerçekten süreç çok belli.
Adaylar genel olarak güzel, yanılmadığım birçok aday oldu. Tabi ki “ Vay be” dediğim adaylarda oldu. Bakalım bu karmaşa bizi nereye götürecek. Seçim çalışmalarının kışa gelmesi de gerçekten zor bir seçim çalışmasının teşkilatları ve seçmenleri beklediği belli.
Bakınız!
Seçim sistemi değişti ama siz halen değişmeyen bir siyasetle siyaset yapmaya kalkarsanız. O zaman bırakın kazanmayı, yanından bile geçemezsiniz.
Öncelikle bir çekirdek ekibiniz olmak zorunda, uzmanlardan oluşan bir ekip olmak zorunda. Herkesin özel alanı ile genel alanını belirlemek zorundasınız. Herkes her işi yapamaz. Seçim kampanyaları ekiplerin yönetilmesi işidir. Akıllı olun. Akıllı olun ki Yalova seçimlerinde ki gibi 1 oyla gitmesin iller ilçeler.
Bir bütçe olmak zorundadır. Öyle para harcamadan, başkalarının ceplerine bakarak yapılan siyasi kampanyalar, bir müddet sonra al gülüm ver gülüm olur. Benim bu seçim için bu kadar param var diyen adaylarla çalışın. Yoksa hem zamanınız hem de paranız heba olur.
Vadetmeyi öğrenin. Kimse babasının hayrına zamanından ve parasından vazgeçmez. İnsanlara makul hakkaniyetli vaatlerde bulunun. Ekibinizin çalışma azmini yükseltecek bazı ufak hamleler sizi onların gözünde değerli kılar. Onların sizler için vazgeçtiklerine bakın. Konuşun onlarla, aman sendecilik yapmayın. Ezdirmeyin kimseye...
Etrafınızda gereksiz insanları biriktirmeyin. Bir müddet sonra onlar size ağırlık yapmaya başlayacak. Ve açıklarınız var ise onları insanlara söylemeye başlıcaktır. Fısıltı gazetesi üretenleri etrafınızdan atın. Unutmayın başkası hakkında size bir şey getiren, ileride sizinle ilgili şeyleri de başkalarına götürür.
Dürüst olun öncelikle. Yaptıklarınızda söylediklerinizde, gerçekten samimi olun. Başkalarının dolduruşuna gelmeyin. Muhatap olduğunuz kişileri iyi seçin. Gerçekten bu sefer sizin koltuk sevdanız olmadığını görecekler ve size değer verecekler.
Liyakat sahibi personellerle çalışın, akraba-i taallukat, efenim onun adamı bunun madamı diye bakmayın, gerçekten insan kaynağınızı iyi ayarlayın. Yoksa patlar gidersiniz. Gittiğinizde de kimse etrafınızda kalmaz.
Etrafınıza halanızı dayınızı amcanızı biriktirmeyin. Sizi seven ve sizin sevdiğiniz güvendiğiniz insanlarla beraber olun. Yaptıklarınızın iyi veya kötü olduğunu size söyleyen birileri mutlaka olsun etrafınızda. Hep iyi yoldaysanız, hep iyi derlerse bilin ki gerçekten kötü yoldasınız.
Üstünüze başınıza dikkat edin. Kıyafetlerinizi alırken mutlaka eşinizde yanınızda olsun. Çünkü sizi en yakışıklı veya en güzel görecek olan kişi odur. Tabi ki danışacağınız insanlar olacak. Lakin eşinizin fikirlerine önem verin. Sıkıntıda dertte veya o koltuk gittiğinde tek yanınızda o olacak.
İmaj önemlidir. Yerel basını iyi kullanın. İyi bir haber merkeziniz, iyi bir siyasi fotoğrafçınız, kaliteli bir kameranız olsun. Arkada çalışan süper bir tasarım ekibiniz olsun. O ekibe değer verin. Zaten görevleri demeyin. Çünkü imajınızı o kişilerin çektikleri fotoğraflar ve görüntüler belirleyecektir. Buna önem verin.
Saçınıza sakalınıza, atkınıza dikkat edin. Kravat takmanız gereken yerde, renk seçimlerini önemseyin. Her rengin bilinçaltında bir değeri bir anlamı vardır. Yataktan kalktığınız gibi kimseye görünmeyin. Becerebilirseniz gün aşırı kuaföre gidin. Çünkü bu hareketler sizin için önemli olmayabilir ama sırf ayakkabınız boyasız diye size oy vermekten seçmenler var bu memlekette.
Arabanıza dikkat edin. Öyle çok lüks, ama alt sınıf aracınız olmasın. İnerken kendi kapınızı kendiniz açın. Kendi şemsiyenizi kendiniz tutun. Ayakkabılarınızı kendiniz camiden içeri alın. Ekibinize bunları iyice tembihleyin. Siz siz olun havalı olmayın. Mazlum da olmayın. Temsil edeceğiniz makamı bilin ona göre davranın.
Beden dilinizi iyi kullanın. Şunu unutmayın. Beden dilinin insanlar üzerinde ki etkisi % 55’tir. İletişimde beden dili önemlidir. İnsanlara göndereceğiniz mesajların yarısından çoğu dil ile değil beden dili ile gittiğini unutmayın.
Kibirli olmayın. O makamların geçici olduğunu unutmayın. Yarın yanınızda olacakları iyi seçin. Herkese havadan bakmayın. Onların elini sıkın. Sıktığınız elinin üzerine diğer elinizi koyun ve gülümseyerek onun hatırını sorun. Gülümsemeyi öğrenin. Gözlerinizin güldüğünü sizde hissedin. Omzuna her dokunduğunuz kişinin sizin için seçmen olduğunu bilin.
Kalplere dokunmayı unutmayın. Yanınızda not kâğıdı bulundurun. Size bir şey söylenmişse veya istenmişse başkasına yönlendirmeyin. Siz not alın ve sol iç cebinize koyun. Yapabileceğiniz bir iş ise üstüne vurarak bu iş bende, en kısa zamanda halledeceğim demeyi öğrenin. Halletmekte zorlanacağınız bir şey ise istenen, zor olduğunu ama uğraşacağınızı söyleyin. Olumlu veya olumsuz mutlaka dönüş yapın.
Yani işiniz zor ama ben yazmaya devam edeceğim. Seçime kadar bir sürü şey planladım. Bana da dua edin de en azından hayallerime kavuşmam da sizin de katkınız olsun. Başarılar diliyorum tüm adaylara…