Türkçede iki tane –ma eki vardır.
1. Olumsuzluk Eki: Sigara içme! Çok konuşma!
2. İsim Fiil Eki: Okuma, dinleme, yazma vb.
Bizim Büyükşehir yöneticileri, bu ikisini karıştırmış olmalı. Toplu taşıma kavramını yanlış anlamış, toplu taşı-mayalım, insanlar bireysel araçlarıyla seyahat etsin demişler. Peki bu politika bizim için ne ifade eder?
Bireysel araç kullanımı, toplu taşıma araçlarına göre maliyet ve çevre açısından dezavantajlara sahiptir. Trafikteki tıkanma ve gecikmelerin en önemli nedeni özel araçların çoğalmasıdır.
60 kişinin yolculuğu için gerekli alan (otomobil, otobüs, bisiklet)
Büyükşehir Belediyesi, trafik koşullarını iyileştirmek için Akıllı Trafik Sistemi ve kavşak düzenlemeleri ile ek kapasite oluşturma yoluna gitti. (Toplam maliyeti 300 milyon TL’nin üzerinde.) Peki bu yatırım ne kadar doğru? Başlarda, ulaşım arzına yönelik bu yaklaşım trafik koşullarını genellikle iyileştirmekte, ancak daha yaygın araç kullanımını körüklemekte, sonuçta yeni tıkanmalar meydana gelmektedir.
Bu yeni tıkanıklıkları aşmak için yapılan yeni yollar ve kavşakların sağladığı geçici rahatlama yeni ek talepler doğurmakta ve bu da kısıtlı mali kaynaklar ile sınırlı kentsel alanı tüketen ek kapasite ihtiyacı yaratmaktadır.
Yani bireysel araç kullanımını yaygınlaştırarak trafik sorununu çözemeyiz! Özel araç kullanıcılarının bir kısmı yalnızca zorunluluktan değil, aynı zamanda tercih ettikleri için de özel araç kullanmaktadır. Bu nedenle, özel araç bağımlılığını azaltabilecek politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Toplu taşıma hizmetlerinin iyileştirilmesi ve yürüyüş ya da bisiklet kullanımı gibi araç bağımlılığını önleyecek modlara geçilmesinin teşvik edilmesi uygulanabilecek politikalardan bazılarıdır.
Ulaşım sistemlerinin neden olduğu kirlenme
Bu rakamlar arasındaki oran, bireysel araç kullanımının yaygınlığını düşündüğümüzde gereksiz yere tüketilen akaryakıt hakkında da fikir verebilir. Araçların, yedek parçaların ve akaryakıtın ithal olduğunu biliyoruz. Döviz açığı olan bir ülke olarak bu ekonomik yükü taşıyamayız.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın nüfusu 1.370.131’dir. Samsun’un nüfusu ise 1.377.369’dir. Danimarka’da kişi başına düşen milli gelir 68.094$, Türkiye’de ise 9.587$. Yani bizden 7 kat daha zenginler. Toplu taşıma için Kopenhag’da 575, Samsun’da 169 otobüs var. Raylı sistem de ise Kopenhag’da 64, Samsun’da 29 vagon var. Hem bizden zenginler, hem de bizden daha fazla toplu taşıma kullanıyorlar.
Peki, otobüs ve tren sayısı artırılsa, balık istifi insan dolu olmasa, yaygın ve konforlu hale getirilse daha çok kişi tercih etmez mi? Maliyet ve çevre açısından avantajlı olmaz mı? Trafik koşulları da kendiliğinden iyileşmez mi?