Aman birlik ve beraberliği tehlikeye düşürecek bir yazı yazmayalım. Son 4 maça kaldığımızda da gerek başkan Yüksel Yıldırım ve gerekse Ertuğrul Sağlam'a 10 yıl yöneticiliğini yapmış bir ağabeyi olarak inandığımdan teknik ve idari olarak eleştirmeyi uygun görmedim.
Ancak kırmızı çizgim olan Samsunspor konusunda en yakın dostlarım İsmail Uyanık, Suat Çakır ile hep ters düştüm. Samsunspora zarar veren herkese karşı dostluklarımın zedelenmesi adına basın yolu ile doğrularımı paylaştım. Bana göre doğrularımın özellikle eleştirdiğim kişiler nezdinde yanlış olarak algılandığı gerçeğinin üzerinde durmadım. Yüksel Yıldırımı kulübe kurumsal bir kimlik kazandıracağı düşüncesi ile her zaman destekledim. Ancak bazı aklı evveller bunu Yüksel Yıldırım ile iş yapıyor yaranmaya çalışıyor şeklinde dedikodular yapmayı tercih etti bunlara kulak tıkadım.
Çünkü Yıldırım ile sadece 2 limanı satın almasında aracılık etmekten başka bir iş ilişkim olmadı. Bu dedikoduları önemsemedim. Çünkü kendimi biliyordum. İş hayatındaki başarılarından sadece bir Samsunlu dostu olarak gurur duydum.
İlk genel kurulda ise Yüksel Yıldırımın kulübü satın almakla kulübün sadece sponsoru olacağını sahibi olamayacağını kulübün gerçek sahiplerinin kentte yaşayanlar ve taraftarları olduğu şeklinde bir konuşma yaparak genel kurul delegelerimize görüşümü ifade ettim. Bugün Yüksel Yıldırım kulübü satın alır yarın bir başkası kulübün hisselerini satın alabilir ama kulübün sahibi olamazlar sözlerini genel kurul üyelerinin şahitliği ile kendisine yüzüne karşı sarf ettim.
Süper lige çıkamamanın nedenlerini teknik olarak yorumlamayı futbol oynayan spor adamlarına teknik direktörlere bırakıyorum. Ben sadece kişisel tespitlerimi ifade edeceğim. Öncelikle Yıldırım bir basın danışmanı atamamakla yanlış yapmıştır. İkincisi Samsunda gerek başkanlık yapmış ve gerekse maddi imkansızlıklara rağmen şampiyon yapma becerisini gösteren eski yöneticilerin hiç biri ile bilgi alışverişi yapmamış, Ortak akıl üretmek adına bir eylem içinde olmamış 'param var ben her şeyi bilirim' mantalitesi hareket etmiştir. Sosyal medya kanalı ile herkesle muhatap olmuştur. Futbol bu serbestliği kaldırmaz. Kendi işyerinde randevusuz ve programsız nasıl bir kişinin kendisine ulaşması mümkün değil ise, sosyal medyada herkesin kendisine ulaşması yanlışına düşmemeli idi.
Samsunspor da yıllarca futbol oynamış yıldız olmuş istisnalar hariç futbol adamları ile istişare yapmayı düşünmemiştir. Verdiği demeçler ile bir basın danışmanı olmadığından sürekli yanlış beyanlarda bulunmuştur. Bugün ise yine aynı hataları tekrarlamaktadır. Bugüne geldiğimizde yine her şeyi ben bilirim mantalitesi ile hareket etmekte teknik direktör bir teknik adam gibi hangi mevkilere hangi futbolcuların alınacağını kendisi açıklamaktadır. Bu işi başkan olarak kendisi değil tıpkı şirketlerinde olduğu gibi işin uzmanlarına bırakmalıdır. Maddi gücünüz olabilir ama bu güç her şeyi bileceğiniz anlamına gelmez. Bu kent Yıldırımın l yaptığı fedakarlığı asla unutmayacaktır. Otel parasına muhtaç kulübün bekçisinin dahi maaşını ödeyemez halden Türkiye'nin maddi sorunu olmayan bir yapıya kavuşmasının tek mimarıdır.
Futbolun gerektirdiği şartlarda hareket edilmez ise, futbolun akil adamları ile istişare yapılmaz ise 'Bu yıl olmadı seneye çıkarız inşallah' sözleri askıda kalacak yine milyon dolarlar heba olacaktır. Acısını yine ne yazık ki, kent ve Samsunspor'a gönül verenler çekeceklerdir. Yüksel Yıldırım bu kulübün başında olduğu, maddi katkılarını sürdürdüğü sürece desteklenmelidir. Çünkü başka alternatif yoktur. Ancak kendisi de 'Param var her şeyi ben bilirim' modundan çıkmalıdır.