16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumla bu millet hayati bir karar vererek, yaşanmış sıkıntı ve özellikle Türkiye'nin darbeler tarihinden çıkardığı büyük dersler sonucu, akl-ı selimini kullanarak; CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ adıyla, kendine has bir BAŞKANLIK MODELİ ihdas ederek, yeni bir yol haritası çizmiştir.
Takdir edilmelidir ki bu arayış, bir başbakan ve iki bakanı demokrasiyi sözüm ona korumak ve kollamak adına idam sehpasına götüren,
27 Mayıs 1960 darbesiyle, ardından gelen 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28- Şubat 1997, 27 Nisan 2007, 15 Temmuz 2016 tarihlerinde tüm enstrümanların kullanılarak asker üzerinden yapılan alçak darbelerin sonlandırılması, bu kirli mazinin bir daha açılmamak üzere tarihin karanlık sahifelerine gömülmesi maksadıyla aziz milletimizin verdiği en önemli, tarihi nitelikteki bir kararıdır.
Ülkemizde yapılan hiç bir darbe, arkasında ekonomik, içtimai ve siyasi bir tahribat bırakmadan sonlanmamış, siyaset dibe vurdurulmuş, başta bankalar ve KİT’ler olmak üzere devlet soyulmuş, darbeleri yapan ve yaptıran başta ABD ve NATO olmak üzere tüm batılı şer ittifak odaklarının ülke üzerinde daha egemen olması için yeni mevzileri kazanmasına zemin hazırlanmıştır.
Bu darbelerin en kanlısı, en alçağı olan 15 Temmuz 2016- darbesinin kullanılan figüranları, FETO ve uzantıları başta ABD olmak üzere tüm batılı ülkeler tarafından 24 Haziran 2018’den sonra kullanılmak üzere tetikte bekletilmekte, bizzat bu maksatla kurdurulup finanse edilen parti ve mevcut bir çok partiyle, şayet seçimi kazanırlarsa, 15 Nisan 2017 değişikliğinin derhal iptal edilip eski hale dönüleceği vadiyle aziz milletimizin huzuruna çıkmaktadırlar.
Şimdi Ey Millet! Nice şerre alet olmuş İYİ zannedilen hıyanetler vardır ki, hep insanı ve insanlığı dalalete sürüklemiştir. Bunların en barizi 15 Temmuz 2016 darbesinin arkasındaki satılmış ve alçak zalim değil mi?
Dün NATO üzerinden darbeleri yapan ve yaptıran ABD, bugün bu milletin camilerinden, kürsülerinden, mektep ve medreselerinden devşirdiği bir sefih yaratığı kullanarak tıpkı IRAK’ta ki MUHAMMET KESNİZANİ’yi kullandığı gibi, yeni ve acımasız bir finalin tarihi olarak 24 Haziran'a bakmaktadırlar.
Siz bu seçimi ; Türkiye’deki AK PARTİ MERKEZLİ İTTİFAKLA, diğer PARTİLER ARASI BİR SİYASİ MÜCADELE OLARAK GÖRDÜĞÜNÜZ ANDA DAVAYI VE HATTA ÜLKEYİ ÇOKTAN KAYBETTİNİZ DEMEKTİR!...
Evet, bu mücadele 15 Temmuz’un sandık üzerinden ister devamı, isterseniz rövanşı deyin yeni bir hesaplaşmasıdır. 15- Temmuz’da, TANKLARA VE UÇAKLARA SİLAHSIZ ÇIPLAK ELLERLE KARŞI DURANLAR, BUGÜN ELLERİNİZDEKİ MÜHÜRLERİNİZLE, O ŞEHİT KANLARIYLA KAZANILAN ZAFERİN ALTUN TACINI EBEDİYYEN BU MİLLET İÇİN TAKMA GÜNÜDÜR!..
Sizi, sahnedeki TEMEL’ler, KEMAL’ler, ŞENER’ler ve hele hele AKŞENER’ler hiç ama hiç aldatmasın! Onların her bireri batının birer figüranı olarak kullanılmaktadır. Tıpkı yıllarca kullandıkları APO, FETO ve DEMİRTAŞ’lar gibi..
Hal böyle olduğuna göre EY AZİZ MİLLET! Bu seçim, meleklerin cinsiyetini tartışırken İstanbul'u kaybeden Bizansın; Bu seçim “ ..ğayri’l-mağdubi aleyhim vela’d-dallin mi, zallin mi?..” tartışmasıyla Viyana kuşatmasının başarıyla sonuçlanmasını engelleyen tarihteki gafletimizin yeniden yaşanmaması gereken bir seçimdir.
Bu seçim ilahi kader üzerinde, senin iradenin yüklendiği en büyük sorumluluk, kaderinin kendi elinle belirlenmesinde kullanacağın belki son ve en önemli bir fırsat, veya kolay kolay belini doğrultamayacağın, bölgendeki ülkelerin yaşadığı akıbet ve kader ne ise o olacaktır.
Tercih, çalışma veya çalışmama tamamen senindir. Ben, sadece; Allah rızası için uyarı vazifemi yapıyorum. Allah! Bu milleti ve alem-i İslamı korktuklarımızdan emin, umduklarımıza da nail eylesin!
24- Haziran seçimleri sadece ülkemizin değil, tüm İslam aleminin yeniden uyanış ve dirilişine vesile olsun. Selam ve dualarımla...