19-20 yaşında gençlerin Bursa'da, Altınordu takımında nasıl başarılara imza attığını yaşayarak öğreniyoruz.
Yıllardır Samsunda alt yapıya önem verileceği konuşulur. Bu sözler hep askıda kalır. Oysa teknik anlamda Bursaspor'u ilk kez 4 büyüklerin dışında bir Anadolu takımını şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam bulunmaktadır.
Yapılan yabancı transferlerde ülkelerinde marka olan isimler seçilmiş ancak kendilerinden yeterli verim alınamamıştır. Basının görevi doğruları yazmaktır. Spor kalemlerimiz eleştirilerinde objektif olarak yaptığında, futbolun doğrularını dile getirmelidirler.
Oynanan futbolun teknik olarak klavyelere dökülmesi futbola hizmet değildir. Teknik kadro ve futbolcular elbette eleştirilecektir. Ancak eleştirilerin dozunu iyi ayarlamak gerekir. Şampiyonluk hedefi ile yola çıkıldığı ve hasta yatağında bile Samsunspor maçlarını izleyemediği için üzülen ve Samsunspor'un hayatta kalabilmesi için maddi ve manevi fedakarlıklar yapan Yüksel Yıldırım gibi idealist bir başkanın kulübün başında olmasının avantajından istifade edildiği söylenemez.
Eksik veya yanlış giden bir şeylerin olduğu muhakkaktır. Şampiyonluk hedefine ulaşabilmek için kadro kurulurken menajere, teknik kadroya yetkiler verilirken futbolun doğrularından taviz verilmemelidir. Eğer futbolun doğrularını yapmaz iseniz hedeflerinizden uzaklaşırsınız.
Yabancı futbolcunun mantalitesi farklıdır. Yabancı futbolcuda takımına şovenist bir duygu ile takımına sahip çıkmaz. Aldığı transfer bedeli ve yarınını düşünür. Oysa kendi bünyenizden yetiştirdiğiniz kentinizin çocuklarını yetiştirmek için bir yatırım yaparsanız meyvelerini Bursaspor gibi Altınordu misali alır ve emin adımlar ile hedeflerinize ulaşacağınız gibi geleceğe de yatırım yapmış olursunuz. Bu nedenle taşıma su ile değirmen çevirmek yerine kendi değerlerinizi yaratabilecek organizasyonu yapmanız gerekir. Bununda yolu ithal futbolcu, menajer, teknik kadro yerine Samsunculuk mantalitesine sahip teknik şartların oluşturulması ile mümkündür.
Belçikalı bir kulüp ile anlaşma yapılmış teknik anlamda karşılıklı ilişkilerin kurulması çerçevesinde bu kulübün teknik adamları Samsun'a gelmiş pidelerini ve balıklarını yiyerek ülkelerine dönmüşlerdir. Kent futbolunun gelişmesine yönelik bir katkılarının olduğunu düşünmemekteyim.
Yüksel Yıldırım faktöründen gerektiği şekilde istifade edilememektedir. Maddi sorunlar ortadan kalktığına göre bir yerlerde yanlış vardır.
Samsun futbol şehridir. 3 futbolcumuz Türkiye liglerin de gol kralı 1 futbolcumuz ise Avrupa gol krallığı ünvanına sahiptir. Bu futbolcularımızın mayasında alt yapıya ve amatör takımlara verilen önem yatmaktadır. Bu jenerasyonun dışında Tümer Metin ve İlhan Mansız, teknik direktörümüz Ertuğrul Sağlam ise her ne kadar Samsunda yetişmese de Samsunda yıldızları parlamış ve Türk futboluna kazandırılmıştır.
Bu jenerasyondan sonra alt yapıdan istisnalar hariç Türk futboluna ismini kazıyabilecek veya Milli Takımlarda kadroya girme başarısını gösteren futbolcu yetişmemiştir. Bu olumsuzluğun nedenlerini anlayabilmek için bilimsel araştırmalara gerek yoktur. Gelen yabancı futbolcular günü kurtarmak adına transfer edilir. Transferlerde isabet kaydedilmediğinde bir yabancı futbolcuya sarf edilen para ile alt yapıya yatırım yapıldığında daha isabetli karar alınmış olur. Bir futbolcu keşfettiğinizde Cengiz Önder, Yusuf Yazıcı, Merih Demiraslan örneği misali milyon eurolar ile kulübün geleceğini teminat altına alırsın.
Bugün, Altınordu ve Trabzonspor kulüplerinde yabancı kulüplerin radarında olan 10-20 yaşlarında genç futbolcular ile hak ettiğiniz veya hedeflerinize rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Aksi taktirde bu gençlerin yetişmesine zemin hazırlayan ve şans vererek oyuna sokan kulüpler Bursaspor misali ayağınıza çelme takar. Yabancı futbolculardan gerekli verim alınmadığı geldikleri günden bu yana takıma katkıda bulundukları söylenemez. Korona şartları da bahane olarak ileri sürülebilir elbette. Ama her takım için bu olumsuzluk söz konusudur. Ertuğrul Sağlam'ı futbolcuları suçlamak veya kamuoyuna “Hedeflerimizden uzaklaşmadık kenetlenelim birliğimize halel getirmeyelim" gibi hamasi söylemler gerçekleri değiştirmez. Tek gerçek kendi kendimize yoğrulmak için alt yapıya ehliyetli hocalara görev vermek bu kişileri de maddi anlamda asgari ücret muadili maaşlara talim ettirmemektir.
Hocalarda kendi kendini sürekli gelişmesi için ön ayak olmaktır. Maddi imkanlar mevcuttur. Un hazır maya hazır pişirecek beyinlere ihtiyaç vardır. Yol kazasıdır, mağlubiyetler olacaktır elbette ama eğer 19-20 yaşındaki gençlerden oluşan, tahtası kapalı olduğu için transfer yapamayan bir takıma mağlup olunuyorsa herkes kendini sorgulamalıdır. Bir yıl daha ligden çıkamamanın bedeli 150 milyondur.