Kutsal kitabımıza göre Allah Adem ile Hava'yı meyveler ile dolu bir mekanda yarattı. İkisi de günahsızdı, utanma duygusunu bilmiyorlardı.
Meyvelerden her birinin meyvelerini yiyebileceklerini ancak iyi ile kötüyü bilme ağacından meyve yememelerini buyuruldu, Adem iyi ile kötü ağacından bir elmayı dalından kopararak yedi. Allah'ın emrine itaat etmediği için Cennetten kovuldu. İblis, Hava'yı da kandırdı. Böylece uyandılar ve çıplak olduklarını görünce, mahrem yerlerini incir yaprakları ile örttüler.
Bu durum her dinde yüzbinlerce kez karikatürize edildi, şiirler yazıldı, besteler yapıldı. 1960'lı yıllarda Kamuran Akkor "Aşk eski bir yalan Adem ile Havadan kalan" dedi. Samsunlu şairimiz Cemal Safi Vurgun adlı şiirinde "Seninle Cehennem ödüldür bana sensiz Cennet bile sürgün sayılır" diyerek Cenneti sürgün yerine benzetti "Emel Sayın "Tanrım Beni Baştan Yarat" diyerek yaradılışına isyan etti.
Sezen Aksu 2017 yılında bestelediği şarkısında "Selam söyleyin o cahil Adem ile Hava'ya" şeklindeki sözleri nedeniyle bir zamanlar çözüm sürecinde methiyeler düzdüğü desteklediği hükümet tarafından "Dini değerlere hakaret tahrik Hz. Adem ile Hz. Hava'yı aşağılama, kamuoyunu tahrik etmek gibi bir yaftanın boynuna geçirilmesi suçlamaları ile bir gündem değiştirmenin kurbanı oldu. Oysa her aklı selim Sezen Aksu'nun bu şarkı sözleri ile yaradılışlarında günahı, sevabı, iyiyi kötüyü bilmeyen Adem ile Hava'nın yaradan karşısındaki cahilliklerine atıf yaptığını bilir.
Ülkeyi yönetenlerin bu ince çizgiyi elbette anlamamaları mümkün değil. Ancak amaç insanların kafasını başka gündemler ile meşgul etmek olduğu için bu konuda suni bir hava yaratıldı. Diğer yandan bir PKK'lı terörist ile geçmişte fotoğraf çektiren HDP milletvekili, hain darbeyi yapan Bakanın kardeşi büyükelçi yapılırken, iktidarın yönetim kademesindeki pek çok yöneticinin terörist Fetö ile onlarca fotoğraf vermesine rağmen ve halen bu kişilerin bakanlıkları işgal etmelerine rağmen geçim sıkıntısı, zamların konuşulmaması adına her gün ağızlarda sakız yapılarak infial yaratılması Hukuk devleti olarak cezaevindeki terörist başı ile bir partinin genel başkanının hesap sorması gibi abukça bir söylemlerle ülke adım adım felakete sürüklenmektedir.
Kendisine oy verenleri milli irade, vermeyenleri ise kirli irade olarak nitelendirmenin artık anlamını gün geçtikçe yitirdiği, anketlerde göze çarpmaktadır.
Tüm değerlerini geçmişini var oluş nedenini hiçe sayan iktidarın, koltuk değneği haline gelen Devlet Bahçeli'yi kentimizden yaşanmış bir anekdotla ifade etmek istiyorum.
Gençlik dönemlerimde müzisyen olarak çalıştığım benimde patronum olan Teras Gazinosu sahibi merhum Sultan Sağıroğlu'nun bir adamı feci şekilde dövülür ve kan revan içinde patronunun yanına gelir merhum Sağıroğlu Samsunda kendi adamının dövüldüğünü hazmedemez. Adamını "Ben Sultan Sağıroğlu'nun adamıyım" demedin mi? diyerek azarlar. Çünkü kendisini Karadeniz'in en büyük kabadayısı olarak görür. Adamına "Düş bakayım önüme kimmiş benim adamımı dövmeye cesaret eden delikanlı" diyerek birlikte kendisini döven kasabın dükkanına giderler. Kasap elindeki satırla, beli kadar pazıları ile koca bir ineği parçalamaktadır. Dükkana girip kasabı görünce adamına iki tokat patlatır ve "Ula ha bu mi seni dövdü. Ağabeyindir elbette döver" diyerek dükkandan arkasına bakmadan ayrılır. Bahçeli de temsil ettiği hareketin ne ifade ettiğini işine gelmediği için iktidarın her yanlışını onaylamakta ve vatandaşa da "Devletin başı ağabeyinizdir elbette sizi döver" şeklindeki davranışları ile merhum Sağıroğlu'nun anekdotunun hatırlanmasına neden olmaktadır. Dikkat edilecek olur ise dün telaffuz edilmeyen seçim barajının yüzde 7'lere çekilmesi söylemleri MHP'nin barajı aşamama tehlikesinin belirlenmiş olmasıdır. Adem elmayı yiyerek bir hata işlemiş cezasını çekmiştir. Bana göre iktidar da yapamadıklarının cezasını ağır biçimde çekecektir.